Nakil talebi reddedilen hükümlü AYM'den tazminat kazandı

Ceza infaz kurumları arasında nakil talebinde bulunan hükümlü "red" kararı alınca açtığı dava sonucu tazminat kazandı.

Nakil talebi reddedilen hükümlü AYM'den tazminat kazandı
Editör: adalet.tv
26 Ekim 2023 - 14:35
Reklam
Bilindiği üzere ceza infaz kurumlarında kapasitenin üzerinde hükümlü ve tutuklu barındırıldığı için nakil taleplerinin büyük bir kısmına red kararı veriliyor.

Red kararının ardından olayı mahkemeye taşıyan bir hükümlü tazminat kazandı. AYM'nin tazminat kararı: Başvurucu; Genel Müdürlüğe hitaben yazdığı 17 Nisan 2018 tarihli dilekçesinde hakkındaki ceza soruşturmasının Kahramanmaraş Ağır Ceza Mahkemesinde yürütülmekte olması, Kahramanmaraş Asliye Hukuk Mahkemesi ile İcra Mahkemesinde hakkında devam eden yargılamaların bulunması, yaşlı ve hasta olan anne ve babasının şehirler arası yolculuk yapamamaları, ailesinin Kahramanmaraş'ta ikamet etmesi, üç çocuğunun bulunması ve ailesinin hiçbir gelirinin olmaması sebebiyle nakil işleminin iptal edilerek yeniden Kahramanmaraş'ta bulunan bir ceza infaz kurumuna sevkinin sağlanması talebinde bulunmuştur.

15. Başvurucu, Genel Müdürlüğe hitaben yazdığı 12 Mayıs 2018, 7 Haziran 2018 ve 11 Temmuz 2018 tarihli dilekçelerinde Kahramanmaraş 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde hakkında devam eden yargılamaların duruşmalarına katılamadığını belirterek nakil talebinde bulunmuştur.

16. Genel Müdürlük 24 Mayıs 2018 ve 2 Temmuz 2018 tarihli yazılarında ceza infaz kurumlarının dolu olması sebebiyle nakil talebinin uygun görülmediğini belirtmiştir.

Somut davada başvurucu, ailesinin ikamet ettiği Kahramanmaraş'taki Ceza İnfaz Kurumunda cezasını infaz etmekteyken Tarsus Ceza İnfaz Kurumuna nakledilmiştir. Başvurucunun ihlal iddialarının temeli, zorunluluk olmadığı hâlde ailesinin ikamet ettiği yerden farklı bir yerdeki ceza infaz kurumuna nakledilmesi nedeniyle aile bireyleriyle görüşme imkânının kısıtlanmasına dayanmaktadır.

65. Öncelikle belirtilmesi gerekir ki ceza infaz kurumlarında kalacak mahkûmların aldıkları cezaların niteliği, miktarı gibi belirli kriterlere göre kişi ve koğuş sayısını belirlemede ceza infaz kurumlarının kapasitesine göre hükümlü ve tutukluların hangi ceza infaz kurumunda bulunacaklarını tespit etmede idarenin geniş bir takdir yetkisi bulunmaktadır. Hükümlülerin ailelerinden ayrılmaları ve onlardan uzakta tutulmaları mahkûmiyetin kaçınılmaz bir sonucu olduğuna göre idarenin mutlak anlamda hükümlüyü ailesinin ikamet ettiği yerdeki ceza infaz kurumunda bulundurma zorunluluğu bulunmamaktadır.

66. Ancak idarenin hükümlünün ailesinin ziyaretleri ile ilgili yaptığı uygulamalarda söz konusu takdir yetkisinin sınırsız olmadığı, buna ilişkin tasarrufların objektif denetlenebilir kriterlere göre yapılması gerektiği açıktır. Dolayısıyla hükümlünün ailesinin rahat ulaşabileceği bir yerde cezasını infaz etmesinden elde edeceği yarar ile idarenin ceza infaz kurumunun kapasitesi, güvenlik gibi kriterleri dikkate alarak düzenleme yapma gerekliliğinden doğan kamusal yarar arasındaki dengenin sağlanması, bu konuda gerek idare gerekse denetim makamı olan yargı mercilerinin değerlendirmelerinde idarenin takdir yetkisinin objektif ve makul sınırlar içinde kullanıldığının ortaya konulması zorunludur.

67. Bu kapsamda söz konusu kriterleri, idarenin hizmet gerekleri ile kişisel durumların belirlediği görülmektedir. Hükümlünün bulunduğu ceza infaz kurumu ile çevre yerlerdeki ceza infaz kurumlarının kapasitesi, doluluk oranına göre hükümlünün daha yakın yerdeki ceza infaz kurumuna nakledilme imkânının bulunup bulunmadığı, hükümlünün suç profili, ceza infaz kurumunda kaldığı süre, ailesinden uzakta kaldığı ceza infaz kurumundaki tutulma süresi, hükümlünün bulunduğu ceza infaz kurumu ile ailesinin ikamet ettiği yer arasındaki mesafe, ulaşım imkânları, ailenin ekonomik ve sosyal durumu, aile bireylerinin yaş ve sağlık durumları, ailenin hükümlüyü ziyarete gelme sıklığı gibi durumların idare ve yargı makamlarınca takdir yetkisinin kullanımı ve denetiminde dikkate alınması ve kararlarında bu hususların değerlendirilmesi gerekmektedir.

68. Başka bir ifadeyle yukarıda açıklanan kriterlerin idare tarafından ortaya konulması bu kapsamda bir değerlendirme yapılması yani idarece başvurucunun ailesinin bulunduğu yerdeki ceza infaz kurumu ya da ailesinin daha rahat ulaşabileceği yerdeki ceza infaz kurumundan farklı bir yerde cezasının infaz edilmesini gerektiren zorlayıcı koşulların kabul edilebilir gerekçelerle ortaya konulması gerekir.

69. Başvurucunun 1 Eylül 2016 tarihinde tutuklanarak Ceza İnfaz Kurumuna alındığı, Ceza İnfaz Kurumunun kapasitesi gerekçe gösterilerek 15 Eylül 2017 tarihinde Tarsus 2 No.lu T Tipi Ceza İnfaz Kurumuna nakledildiği anlaşılmaktadır. Başvurucunun 15 Eylül 2017 ile 10 Haziran 2019 tarihleri arasında Tarsus Ceza İnfaz Kurumunda cezası infaz edilmiş, bu süreçte 17 Nisan 2018, 12 Mayıs 2018, 7 Haziran 2018 ve 11 Temmuz 2018 tarihlerinde ailesiyle görüşemediğini, ayrıca ceza yargılamasının Kahramanmaraş'ta yürütüldüğünü, bu yerde asliye, icra hukuk ve idare mahkemelerinde de hakkında devam eden yargılamaların bulunduğunu, ikamet adresi Tarsus olup Kahramanmaraş Ceza İnfaz Kurumunda tutulan kişiler olduğunu belirterek nakil talebinde bulunmuştur. Başvurucunun ayrıca nakil işleminin hemen ardından dilekçe ile işlemin iptali için talepte bulunduğu anlaşılmaktadır.

70. Başvurucunun talebi Kahramanmaraş'taki Ceza İnfaz Kurumunun kapasitesinin dolması nedeniyle reddedilmiş, başvurucu en son 10 Haziran 2019 tarihinde Türkoğlu/Kahramanmaraş 2 No.lu Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna nakledilmiş, 9 Ağustos 2019'dan itibaren denetimli serbestliğe ayrılmıştır. Dolayısıyla başvurucunun Tarsus Ceza İnfaz Kurumunda kaldığı süreçte nakil isteminde bulunduğu tarihten yaklaşık iki yıl sonra nakil talebinin karşılandığı anlaşılmıştır.

71. İdare, ailesinin ikametine yakın yerdeki ceza infaz kurumlarının kapasitesinin dolmasını gerekçe göstererek başvurucunun taleplerinin reddine karar vermiş ise de gerek idarenin gerekse İnfaz Hâkimliğinin başvurucunun nakil talepleriyle ilgili olarak hükümlünün bulunduğu ceza infaz kurumu ile çevre yerlerdeki ceza infaz kurumlarının kapasitesine ve doluluk oranına göre hükümlünün ailesi ile daha rahat görüşebileceği yakın yerdeki ceza infaz kurumuna nakledilme imkânının olup olmadığı, suç profili, ceza infaz kurumunda kaldığı süre, ailesinden uzakta kaldığı ceza infaz kurumundaki tutulma süresi, bulunduğu ceza infaz kurumu ile ailesinin ikamet ettiği yer arasındaki mesafe, ulaşım imkânları, ailenin ekonomik ve sosyal durumu, aile bireylerinin yaş ve sağlık durumları, ailenin hükümlüyü ziyarete gelme sıklığı gibi kriterler çerçevesinde değerlendirme yapmadığı görülmüştür. Böylelikle idare ve İnfaz Hâkimliği tarafından söz konusu hususlar kapsamında inceleme yapmak suretiyle başvurucunun ailesinin yaşadığı yerdeki ceza infaz kurumu ya da yakın yerdeki ceza infaz kurumundan farklı bir yerde cezasını infaz etmesini gerektiren zorlayıcı koşulların kabul edilebilir gerekçelerle ortaya konulmadığı anlaşılmıştır.

72. Dolayısıyla nakil talebinin reddi kararının söz konusu kriterler çerçevesinde objektif kabul edilebilir gerekçelerle açıklanmadığı görülmektedir. Bu nedenle, yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun esaslı iddialarının mahkeme kararlarında değerlendirilmemesi nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.

73. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

c. Giderim Yönünden

74. Başvurucu; ihlalin tespitine, ihlalin ortadan kaldırılmasına ve 1 milyon TL manevi, 1 milyon 200 bin TL maddi tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

75. Tespit edilen ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin usul ve esaslar 30 Mart 2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinde yer almaktadır.

76. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yalnızca ihlal tespitiyle ve kararın İnfaz Hakimliğine gönderilmesi suretiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 18 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Başvurucuya net 18 bin TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

E. 9 bin 900 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin bilgi için Tarsus İnfaz Hâkimliği ile Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 12 Nisan 2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum