Yetiştirme Yurdu ve Çocuk Yuvalarına dair yaşanmış bir hikaye

Yetiştirme yurdunda büyüyen bir okurumuzun hayat hikayesinden kısa bir kesidi sizlerle paylaşmak istiyoruz. Bazen hayat sandığımızdan daha zordur.

Yetiştirme Yurdu ve Çocuk Yuvalarına dair yaşanmış bir hikaye
Editör: adalet.tv
07 Temmuz 2020 - 19:02 - Güncelleme: 24 Ağustos 2021 - 19:04
Reklam

Bir zamanlar yurtta kaldığım da bir ay öncesinden dedilerki yetiştirme yurduna gidiyorsun tabi bizde dedik ki biz orda ne yapacağız kimseyi tanımıyoruz etmiyoruz her gün üzülüyorduk gitmemize bir gün kala arkadaşlarımız ve bize bakan ablalarımız olsun hepsiyle vedalaştık.

Bizden bir arkadaş dedik öğretmenim biz niye gidiyoruz, onlar gelsin öğretmenimiz de dedi ki kuralar böyle çocuklar herkes büyüyor sizde büyüdükçe anlayacaksınız burada yaşı dolan on iki çocuk var sizin yaşlarınız doldu diye sizden büyükler yurduna yollayacağız, çok üzülmüştük arkadaşlarımız dan ayrılacağız diye ama yetiştirme yurduna ilk adımımı atığımda baktım ki burada hayat var sonra bizi yurda yerleştirdiler.

Hocalar bizle konuşuyor sohbet ediyor, bizleri tanımaya çalışıyorlar durumumuzu soruyorlar ben aslında hiç bu kadar beklemiyordum. Bir yandan da "iyi ki geldim" dedim o anda bizim bir arkadaşın hastalığı vardı onla ilgilenip acil götürdüler tabi biz o üzüntüyle hiçbir şey yapamadık ama hocalar elinden geleni yaptılar.

Çocuk bir ay sonra gelince baktık çocuğun durumu iyiden iyiye gidiyor sonra yeni gelen herkese sordular: "Top oynamayı bilen var mı?" herkes evet derken ben hiç bir şey demedim çünkü o kadar iyi değildim tabi bende hemen kadroya girmek için her gün çalıştım sırf yurda kupa kazandırmak için her şey yaptım nerdeyse bir günde üç maç yaparak turnuvaya girmeyi başardım ve elimden geleni yaptım her yerden bizle top oynamak için Polis abiler olsun Doktorlar olsun çoğu yerden bizimle oynamak için başka insanlar geldi. Birlikte top oynadık ve kazandık  kupayı da yurda hediye ettik bizlerle gurur duydular tabi sadece futbol da kalmıyor bütün eğlenceler olsun.

Sporlar olsun herkese bu hak dan veriyorlar tabi zaten hocalarımız herkese tek tek gelip bugün buraya gideceğiz gelmek ister misiniz diye... Biz küçükler olarak buna çok sevinmiştik çünkü biz le ilgilen insanlar var tabi bize bu hayata tutunmayı öğreten insanlara var sonra iki gün sonra denize gideceğiz dediler tabi biz o zaman hep televizyonlarda görürdük denize giderken otobüs de şarkılar söyleniyor sonra arabanın sağ tarafa döndüğünü gördük Şoför kapıları açıp; hadi! yemek yiyeceğiz herkes gelsin indik mangal malzemelerini taşıyıp mangalı yapmaya başladık.

Herkes her şeyi yapıyor kimse sıkılmıyor yemeğimizi yedik den sonra denize girmeye başladık bir anda herkesin denize dalıp da girmesi çok tuhafıma gitti. Denizin televizyonda gördüğümüzden daha güzel olduğunu anladık herkes yüzdükten sonra kimisi kumsalda futbol oynuyor, kimisi de voleybol... Çok eğleniyorduk gitmemiz yakınken herkes denize girerek son kez eğleniyor, sanki bir daha denize gelmeyecekmişiz gibi. Fotoğraf çekildik, herkese o fotoğrafdan bir tane verdiler sonra otobüse binip yurda gittik. Herkes o yorgunlukla uyuyodu. Bende o heyecanla düşünüyordum acaba hayatımız hep böyle güzel ve eğlenceli mi oluyor diye... Baktımki bu hayat böyle... Her güzel şeyin bir sonu varmış gibi bende uyudum.
adalet.tv / özel haber