Victor Hugo, Bir idam mahkumunun son günü (inceleme)

Victor Hugo'dan muhteşem bir eser daha!  Hümanizma ruhunun eski zamanlarda temsilcisi olan bir idam mahkumunun son günü adlı kitabı bugün inceleyeceğiz.

Victor Hugo, Bir idam mahkumunun son günü (inceleme)
Editör: adalet.tv
31 Mayıs 2020 - 14:01 - Güncelleme: 31 Mayıs 2020 - 20:14
Reklam

VICTOR HUGO / BİR İDAM MAHKUMUNUN SON GÜNÜ

Kitapta daha çok, bizim yaptığımız hatalardan bahsediliyor ki bu hatalar daha çok giotin, darağacı ve idam ile ilgili. Bazen ne kadar gerçekten  insanlar idamı hakediyor desekte fevri düşünmemeliyiz, çünkü her insan yaşamalı ve yaşatmalı.
Kitapta adı geçen idam mahkumumuz işlediği suç dolasıyla idam cezasına çarptırılmıştır ve göz göre göre ölümü giden zamanda eline geçen üç beş kağıtla yazdığı şeyler anlatılmaktadır.Ve gerçekten bir dramın hikayesi anlatılıyor.      

Yavaş yavaş ölüm günü yaklaşıyordu ve ölüme yaklaştığını ilk hissetiği an kendi hapisenesinden başka bir hapisaneye nakil edilişiydi. Ve insanın içini gerçekten en çok acıtan şey mahkumun askerlerle birlikte hapishaneye giriş yaptığı zaman dışarıdaki halkın onun adına üzülmesi yada onun için dua etmesinin yerine ne zaman öleceğini hesaplamalarıydı.

Dava günü gelip çatmıştı mahkumun kaderinin neolacağı orada belirlendi bir başka deyişle de kaderi orada tekrar yazılmıştı mahkeme de duruşma sırasında hep bir ümidi vardır, zaten insanın hep bir umudu olmalı mahkumunki de öyleydi duruşma tüm heyecanıyla başladı fakat tüm alacakaranlığıyla bitti çünkü artık mahkum un tek bir kaderi vardı; ÖLMEK!
Mahkeme bittikten ve odasına götürüldükten sonra hapishanede görevli memurlar son zamanları olduğu için ona iyi davrandılar aslında birazda acıma duyguları esir aldı. Gerçekten bu süreç onu çok değiştirmişti kendi kızı bile onu tanımamış ona yabancılaşmıştı ve bu zaten kızını son görüşüydü.

Sonunda o soğuk ve ürpertici gün gelmişti; idam günü. Mahkum aslında o günün geldiğinden şüphelenmişti fakat emin olamamıştı ve hemen sonra zaten kafasındaki soru işaretleri cevap bulmuştu. Hapishane müdürü ona son bir isteği olup olmadığını sorduğu an farketmişti, o günün geldiğini ve ölüm denilen o boşluğa ne kadar yaklaştığını.
Herkes oradaydı ve gerçekten onun ölümünü izlemeye gelmişlerdi, mahkum artık giotin sehpasının önüne geldiğinde içinde hiçbir şey kalmadı sadece doğal olarak giotinin verdiği korkutucu etki kaldı. Son anlarında nekadar bağışlanmasını istesede bağışlanmadı ve öldürüldü.
Ha burada bu adamın neden ölüm cezasına çarptırıldığını anlatayım; kimse yanında çalıştırmadığı  için parası olmamış ve aç kalmıştı çareyi bir fırının camını dirsekleyerek ekmek almakla buldu fakat bu onun hazin sonunu hazırlayan bier başlangıçtı. İşte böyle kitap gerçekten herkesin okuması ve birşeyler çıkarması gerken bir kitap unutmayın;

Yaşanılmalı ve yaşatılmalı.

ETKİLENDİĞİM / ALTINI ÇİZDİĞİM SÖZLER

-Ham kalesinin zindanı ölümle özgürlük arasındaki mekan olarak seçildi. Bu farklı düzenlemeler bir kez hayata geçirildiğind eyöneticiler devlet adamalrının içindeki bütün korku kayboldu ve korkuyla birlikte insanlık da yok olup gitti.

-Birden geri dönüp önüne çıkan ilk cezaevinden hayatının güvence altında olduğunu sanan o bahtsızlardan birini saçlarından yakaladı, kendine doğru çekti,gömleğini çıkarıp ellerini bağladı ve böylece infazlar yeniden başladı.

-Suça bir hastalık gözüyle bakılacak ve bu hastalığın sizin hakimleriniz yerine doktorları, sizin kürek mahkümiyetleriniz yerine hastaneleri olacak. Özgürlük ve sağlık bütünleşecek. Kızgın demir ve ateş yerine yağ ve reçine kullanılacak. Öfkeyle cezalandırılan kötülük şefkatle tedavi edilecek. Herşey çok basit ve çok yüce olacak. Çarmıh darağacının yerini alacak. Hepsi bu.                            


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 1 Yorum