Ceza Enflasyonu ve Yeni Hukuk Sistemi Önerisi

Yargımızın aksayan yönlerini araştırıp, alternatif çözümler üzerine tamamen özgün bir yöntem içeren makalemizi sizlere sunuyoruz.

Ceza Enflasyonu ve Yeni Hukuk Sistemi Önerisi
Editör: adalet.tv
29 Ağustos 2020 - 16:27
Hukuk Sistemimizdeki Sorunlar ve Alternatif Çözüm Önerileri
 
Adalet sistemimizde artan cezaları ve suç işleyenlerin cezaevinde kalma sürelerinin azalmasını “ceza enflasyonu” olarak nitelendiriyorum.

Nedir Ceza Enflasyonu?
2014 yılında hırsızlık suçundan verilen cezalar şu an verilen cezaların yarısı kadardı. Ancak 2014 yılında bu suçtan cezaevinde yatar süre şu an ki sürenin 2 katından daha fazla. Cezaları artırıyoruz, ancak bazı yetersizliklerden dolayı suçluları cezaevinde barındırmamak adına infaz kanununda değişiklikler yapıyoruz.
01 Haziran 2005 tarihinde infaz yasamız yeniden hazırlanmıştı, 2005 yılından 2016 yılına kadar çok büyük değişiklikler yapılmadı, ancak 2016 yılında 671 sayılı K.H.K. ile denetimli serbestlik süresi ve infaz aşamasında indirim oranlarında ciddi bir değişiklik yapıldı ve akabinde cezaevlerinden onbinlerce hükümlü tahliye oldu. 2016 yılında yapılan değişiklik yeterli olmadı ve Nisan 2020’de yeni bir infaz düzenlemesi (7242 sayılı yasa) TBMM’den geçerek yasalaştı.

2005-2020 yılları arasında 2 kez çok önemli infaz düzenlemesi yapılmış olsa da; açık cezaevi yönetmeliği, uzlaştırma, arabulucu, çek, icra vs. gibi düzenlemeler ile aslında sisteme çok fazla müdahale edildi. Bunu “yama yapmak” olarak nitelendirebiliriz. Ancak bu müdahaleler hiçbir sorunu kökten çözmedi, taraflar mutsuz ve ceza enflasyonu bir türlü düşürülemiyor.
Sorunlardan herkes bahsedebilir, infaz aşamasında binlerce dosya inceleyip tecrübe kazanan bir devlet memuru olarak sorunlardan bahsetmekten vazgeçip ülkemize özgü bir çözüm modeli sunacağım. Yargı sistemimizde yapılan değişikliklerde özellikle Avrupa ülkelerinden ilham alıyoruz. Ancak bu sefer kendi milli hukuk sistemimiz üzerine yeni bir modelden bahsedeceğim.

Şu an istisnai suçlar hariç olmak üzere, örneğin hırsızlık suçundan 6 yıl ceza almış bir kişi cezaevinden 1 gün içerisinde tahliye olabilir. Ancak 2016 yılında aynı kişi bırakın 6 yılı, 1 yıl 8 ay ceza alsa 1 aydan fazla bir süre cezaevinde kalmak zorundaydı. Yani 2016 yılındaki 1 yıl 8 ay hapis cezası,  2020 yılındaki 6 yıl hapis cezasından daha değerli mağdur için.
İnfaz hukukunda yapılan değişiklikler, eklen ve çıkarılan maddeler ve detaylar o kadara fazla ki, ülkemizde hiçbir avukat infaz hukuku konusunda tam bilgi sahibi değildir. Bu konuda Cumhuriyet Savcılarımız çoğu zaman tecrübe olarak yetersiz kalmaktadır. Haziran 2020’de Anayasa Mahkemesi başkanı Zühtü Arslan yaptığı açıklama ile “Yüzde 52.1 oranında adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini görüyoruz…” demişti. Peki cezaların infazı aşamasında yapılan yanlışlıklar? Bunun istatistiği hakkında hiçbir bilgi bulunmamakta.

Önerimiz
Karmaşık olan hukuk sistemimizi basit hale getirmeliyiz. Mesleğe yeni başlamış bir Hakim veya Cumhuriyet Savcısı yargılamayı yaparken veya cezayı infaz ederken hata / yanlış payını en aza indirerek cezanın infazı olanağını sunacağız.
Yeni sistemimiz ile bütün hapis cezalarını sadeleştireceğiz, Türk Ceza Kanununda bir suça verilen ceza oranlarını cezaevinde yatacağı süre + denetim süresine kadar indirerek, yargılamayı kolaylaştıracağız ve infaz savcılığının iş yükünü, hata payını minimize etmiş olacağız.
Yukarıda örneklerde hırsızlık suçundan bahsetmiştik, yargılaması temyiz süreci ile birlikte yıllarca süren, infazı yılan hikayesine dönen bu ve benzeri bütün suçları daha sadece ve anlaşılır nasıl infaz edebiliriz;
Ör: 2014 yılında hırsızlık suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezası alan bir kişi 1 aydan biraz fazla cezaevinde kalıyordu, 2020 yılında 6 yıl olan aynı suçun cezasının yatar süresi 1 güne kadar düşmüş durumda.
Hırsızlık suçunun cezasını 1 yıl 8 ay veya 6 yıl olarak değil de 2 ay olarak Türk Ceza Kanununda yeniden belirleyip, cezaevinde yatacağı süre 1 ay + 1 ay da denetim süresi olarak infaz edebiliriz. 6 yıl hapis cezasından kişi 1 günde tahliye olmuş olsa da mahkemeler ve savcılıklar cezanın infazı başladığı tarihten itibaren 6 yıl boyunca bu dosyanın takibini yapıyorlar.

Yeni sistem ile cezayı 2 aya indirdiğimiz takdirde cezanın takibi, yargılamanın karmaşıklığı sonlandırılıp durum daha reel bir hal almış olacaktır. (Bu örneklerde cezalar rakamsal olarak örnek teşkil etmekte olup artırılıp azaltılabilir)
Sadece maddi kayba neden olan bütün suçlar ayrım yapılmaksızın direk uzlaştırma kapsamına alınmalıdır ayrıca adli para cezaları ayrım yapılmaksızın maliye aracılığı ile tahsili sağlanmalıdır. Adli para cezaları hiçbir surette cezaevinde ve denetimde infaz edilmemelidir.
Sunduğumuz yeni sistem ile Şartla tahliyelerin geri alınması (ŞTGA) ve 2. Kez mükerrir olan ilamların infazı daha kolay bir hal alacaktır.

Şuan 0-6 yaş çocuğu olan bir kadın hükümlü 4 yıl, istisnai durumlar hariç olmak üzere erkek hükümlüler ise 3 yıl denetimli serbestlikten faydalanıp tahliye olmaktadır. Denetimli Serbestlik Müdürlükleri bu dosyaların takibini 3 veya 4 yıl yapmakta, daha sonra bu dosyalar bihakkın tahliye tarihine kadar uzunca bir süre savcılık dolaplarında belirli aralıklarla kontrol edilmek üzere muhafaza edilmektedir. Bugün bizler de dahil olmak üzere bir insanın 3 veya 4 yıl boyunca sivil hayatta Denetimli Serbestlik Hükümlerine uyum sağlamaya çalışması oldukça zordur, zaten hükümlüler sürekli bu yükümlülükleri ihlal etmektedirler.
Suç oranlarının düşürülmesi adına sadece hukuk alanında atılan adımların yetersiz kaldığı bilinen bir gerçektir.

Ceza artırarak hiçbir suçun işlenmesini azaltamayız, ve azaltamıyoruz da. 28 Haziran 2014 öncesinde ortalama 4 yıl 2 ay olan Uyuşturucu Ticaretine verilen hapis cezası, 28 Haziran 2014’den sonra ortalama 8 yıl 4 ay olmuştur. Ancak bugün ülkemizde Uyuşturucu Ticareti yapan sayısı 2014 yılına oranla daha fazla artmıştır. Suça verilen ceza artmış ancak suçun işlenmesi engellenememiştir; hatta Koronavirüs tedbirleri kapsamında açık cezaevinden “covid-19” izni ile tahliye edilen Uyuşturucu Ticareti suçundan hüküm almış bir vatandaşımız izinde bulunduğu süre zarfında tekrar Uyuşturucu Ticareti suçu işleyerek yakalanıp tutuklanmaktadır. 4 yıl 2 ay hapis cezası alan bir vatandaşı 8 yıl 4 ay hapis cezası da durduramamıştır. Çünkü bu hükümlü devletimizin hukuk sisteminde sürekli düzeltme yaptığını bilmektedir.
Tekrar düzenleme yapılacağından hiçbir kuşkusu da yok. Hangimizin var ki? 2016 yılında boşalan cezaevlerimiz, 2020 yılında kapasiteler aşıldığı için tekrar boşaltıldı, yeni cezaevleri birer birer hizmete girse de en geç 3 yıl sonra yeni bir infaz düzenlemesine ihtiyaç duyacağımızı şimdiden buradan ilan edebiliriz.

Sorunun kaynağına inmediğimiz sürece ortaya koyduğumuz çözümler yetersiz kalacaktır. Burada bir suçun işlenmesi aşamasında; ailevi, sosyal ve ekonomik vb. etkenler Adalet Bakanlığı sorumluluğuna girmese de Hukuki etkenler Adalet Bakanlığımız sorumluluğundadır. Hukuki anlamda yeni köklü onlarca yıl değişikliğe uğramayacak, sadeleştirilmiş bir Türk Ceza Kanunu ve sadeleştirilmiş bir İnfaz yasası ihtiyacımız muhakkaktır.
Yargılamayı yapan hakim, infazı sürdüren savcı ve dosyaya müdahil avukatın bile tamamen hakim olamadığı, karmaşık ve binlerce detayı olan bir sistemden bahsediyoruz. Bu kadar karmaşık bir sistemin Anayasa Mahkemesi başkanının tabiri ile %52,1’lik kısmının ihlal ediliyor olması gayet doğal olacaktır. Hatta her dosyanın Anayasa Mahkemesi’ne itikal etmediği düşünüldüğünde bu oranın daha fazla olabileceğini ve cezanın infazı aşamasında İnfaz savcılığı bürolarında yapılan hesaplama hatalarının bu orana dahil olmadığını da unutmayalım.
adalet.tv / özel haber