Çocuk Adaletinin İcrasına Dair Birleşmiş Milletler Minimum Standart Kuralları

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin, Medeni ve Siyasi Haklar Uluslar Arası Sözleşmesinin ve Ekonomik, sosyal ve Kültürel Haklar Uluslar arası Sözleşmesinin yanı sıra çocuk haklarına ilişkin diğer uluslararası belgeleri akılda tutarak...

Çocuk Adaletinin İcrasına Dair Birleşmiş Milletler Minimum Standart Kuralları
Editör: adalet.tv
21 Temmuz 2020 - 18:27
Reklam
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 29 Kasım 1985 yılının uluslararası gençlik yılı olarak ilan edildiğini ve Çocuk Hakları Bildirgesinin
özel manasınca da doğrulandığı üzere, uluslararası toplumun çocuk haklarının korunması ve
geliştirilmesine ayrıca, katılıma gelişmeye ve barışa özel bir önem verdiğini akılda tutarak,
Diğer taraftan, üye devletler için bir model oluşturabilecek, Çocukların Korunması ve
Çocuk Adaletinin icrası için minimum standart kurallar geliştirilmesi çağrısında bulunan ve 25
Ağustos- 5 Eylül 1980 tarihleri arasında Caracas’ta yapılan altıncı Birleşmiş Milletler Kongresinde
kabul edilen, Suçun Önlenmesi ve Suçluların Tretmanı hakkındaki 4 sayılı tavsiye kararını
hatırlayarak,
 
Ayrıca, 14-18 Mayıs 1984 tarihlerinde Pekin’de yapılan Bölgelerarası hazırlık toplantısı
aracılığı ile Suçun Önlenmesi ve Suçluların Tretmanı Hakkındaki Yedinci Birleşmiş Milletler
Kongresine taslak kuralları ulaştırılan 25 Mayıs 1984 tarihli ve 1984/153 sayılı Ekonomik ve
Sosyal Konsey kararını hatırlayarak,
İnsan gelişiminin erken çağlarında bulunmaları nedeniyle, gençlerin akli, bedensel ve
sosyal gelişme bakımından özel bakım ve yardıma; güvenlik, saygınlık özgürlük ve barış koşulları
bakımından ise, yasal korunmaya ihtiyaç duyduklarını kabul ederek,
Mevcut ulusal düzenlemelerin, politikaların ve uygulamaların bu kurallarda yer alan
standartların ışığın altında yeniden gözden geçirilmesini ve değiştirilmesini gerekli olabileceğin
göz önüne alarak, daha da ötesinde, mevcut sosyal, ekonomik, kültürel, siyasal ve hukuksal
koşullar nedeniyle su anda başarılması zor gibi gözükmesine rağmen, standartların politika olarak
en az düzeyde ulaşılabilir olmasının tasarlanmış olduğunu göz önüne alarak,
1- Çocuk Adaletinin İcrası için Minimum Standart Kurulların geliştirilmesinde, Suçun
Önlenmesi ve Kontrolü Komitesinin, Genel Sekreterin, Birleşmiş Milletler Suçun Önlenesi ve
Suçluların Tretmanı Asya ve Uzak Doğu Enstitüsünün ve diğer Birleşmiş Milletler Enstitülülerinin
yürüttüğü çalışmaları takdirle karşılar;
2- Çocuk Adaletinin İcrası İçin Minimum Standart Kuralların taslağı konusundaki Genel
sekreter raporunu takdirle dikkate alır;
3-İncelemek ve kesinleştirmek üzere suçu önlenmesi ve suçluların tretmanı hakkında
yedinci Birleşmiş Milletler Kongresine sunulan kurullar metnine son şeklini vermesinden ötürü,
Pekin’de yapılan bölgeler arası hazırlık toplantısını övülmeye layık görür.
4- Bu kararın ekinde yer alan ve yedinci kongre tarafından tavsiye olunan Çocuk Adaletinin
İcrası İçin Birleşmiş Milletler Minimum Standart Kurallarını kabul eder ve kuralların “ Pekin
Kuralları” olarak bilinmesine ilişkin yedinci kongre tavsiyesini uygun bulur.
5- Üye devletleri, gerekli görülen her durumda ulusal mevzuatlarını, politika ve
uygulamalarını, özellikle ceza adaleti personelinin eğitimi Pekin Kurallarına uygun hali getirmeye
ve kuralları ilgili makamların ve toplumun dikkatine sunmaya davet eder.
6- Suçun önlenmesi ve suçluların tretmanı hakkındaki Birleşmiş Milletler enstitülerinin
yardımıyla, Pekin Kurallarının etkin uygulanması için, tedbirler oluşturması konusunda Suçun
Önlenmesi ve Kontrolü Komitesine çağrıda bulunur.
7- Üye devletleri; Pekin Kurallarının uygulanması konusunda Genel Sekreter’e bilgi
vermeye ve ulaşılan sonuçlar hakkında Suçun Önlenmesi ve Kontrolü Komitesine düzenli olarak
8- Üye Devletlerden ve Genel Sekreter’den, Çocuk Adaletinin İcrası konusundaki etkin
politika ve uygulamalar konusunda araştırma yapmalarını ve bir veri tabanı oluşturmaların talip
eder;
9- Çocuk Adaleti alanındaki bilgilendirme faaliyetlerinin yoğunlaştırılması da dahil olmak
üzere, Pekin Kurullarının, Birleşmiş Milletlerin bütün resmi dillerinde ve mümkün olabilin en
geniş bir şekilde dağıtımının sağlanması konusunda üye devletlere davette, Genel Sekreter’den
ricada bulunur;
10- Genel Sekreter’den, Pekin Kurallarının uygulanması için pilot projeler oluşturmasını
talep eder;
11- Genel Sekreter’den ve Üye Devletlerden özellikle, hapse yeni alternatiflerin
geliştirilmesi, araştırma ve değerlendirme, personelinin işe alınması, eğitimi ile personel değişimi
alanlarında, Pekin Kurallarının başarılı bir şekilde uygulanmasının temini için gerekli kaynakları
sağlamalarını talep eder;
12- Suçun Önlenmesi ve Suçluların Tretmanı Hakkındaki Sekizinci Birleşmiş Milletler
Kongresinden, Çocuk Adaleti konusunda ayrı bir gündem konusu altında, Pekin Kurallarının ve
mevcut karar içerisinde yer alan tavsiyelerin uygulanmasında kaydedilen ilerlemeleri gözden
geçirmesini rica eder;
13- Birleşmiş Milletler sisteminin bütün ilgili organlarının özellikle de bölgesel
komisyonların ve uzman kuruluşların Suçun Önlenmesi ve Suçluların Tretmanı için Birleşmiş
Milletler Enstitülerinin de hükumet dışı kuruluşların Sekreter ile işbirliği yapmaları konusunda ve
Pekin Kurullarının da bulunan prensiplerin uygulanması için, kendi teknik kabiliyet alanlarında
uyumlu ve destekli çabaları göstermeleri için gerekli tedbirleri almaları konusunda ısrar eder.
Çocuk Adaletinin İcrasına Dair Birleşmiş Milletler Minimum Standart Kuralları
 
BÖLÜM I. GENEL PRENSİPLER
1- Temel Perspektifler
1-1) Üye Devletler, kendi genel çıkarları doğrultusunda, çocukların ve ailelerinin iyiye
doğru yönelmeleri için çaba göstermelidir.
1-2) Üye Devletler, çocukların doğru yoldan sapmasının en elverişli olduğu dönemlerde,
onlara toplum içinde faydalı bir yaşam sağlamak için çaba göstermeli ve mümkün olabildiğince suç
ve suçluluktan uzak bir yaşam sürdürmeleri için kişisel gelişmelerini ve eğitimlerini sağlama
yöntemlerini teşvik etmelidir.
1-3) Çocukların refahını arttırmak amacı ile aile, gönüllüler ve diğer toplumsal grupların
yanı sıra okullar ile öteki kurumlar da dahil olmak üzere, mümkün olabilen her kaynağın hareket
geçirilerek hep birlikte çalışmalarını sağlamak için gerekli özen gösterilmeli; böylece kanuna
dayalı müdahaleler olabildiğince azaltılmalı ve kanunla ihtilafa düşün çocuklara etkin, adil ve
insanca davranılması amaçlanmalıdır.
1-4) Gençliğin korunması ve toplumsal barış düzeninin sürdürülmesi amacı ile tüm
çocuklara, ayrıntılı bir sosyal adalet çerçevesi içinde uygulanacak çocuk adaleti, her devletin ulusal
kalkınma sürecinin bir parçası olarak görülmelidir.
1-5) Bu kurallar, her üye devlette o devletin ekonomik, sosyal ve kültürel koşullarına bağlı
olarak uygulanır.
1-6) Çocuk adaleti hizmetleri, yöntemleri, yaklaşımları ve bilgileri dahil olmak üzere
görevledik personelin yetkilerinin güçlendirilmesi amacıyla sistematik olarak geliştirilmeli
koordine edilmelidir.
Yorumlar
Bu geniş alanlı perspektifler, genel anlamda sosyal politikaya dayanır ve ceza adaleti
sisteminin müdahalesine olan ihtiyacı en aza indirerek, her defasında, her hangi bir müdahaleden
doğabilecek zararı azaltmayı ve çocukların refahını mümkün olabildiğince yükseltmeyi amaçlar.
Çocuk için alınan buna benzer koruyucu tedbirler, suçluluğun oluşmasından önce, bu kuralların
uygulanmasına gerek kalmaması için oluşturulmuş temel politika ihtiyaçlarıdır.1-1’den 1.3’e kadar
olan kurallar, yapıcı ve sosyal bir politikanın çocuk suç ve suçluluğunun önlenmesi bakımından
oynadığı rolü açığa vurmakta, 1.4 sayılı kural, çocuk adaletinin çocuklara sağlanan sosyal adaletin
ayrılmaz bir parçası olduğunu tanımlamakta, 1.6 sayılı kural ise, çocuk adaletinin, çocuklara
sağlanan genel sosyal politikalardaki gelişmelerin gerisinde kalmayarak ve personel hizmetlerinin
bununla uyumlu olarak gelişmesi ihtiyacını akılda tutarak, sürekli gelişiminin gerekliliğini işaret
etmektedir.
Kural 1.5, üye Devletlerin koşullarının farklı olduğunu ve buna bağlı olarak bir devletteki
özel bir kuralın uygulama tarzının diğer devletlerden farklı olacağının hesaba katılmasını
istemektedir.
2- Kuralların Uygulama Alanı ve Kullanılan Tanımlar
2-1) Aşağıdaki Minimum Standart kurallar, çocuk suçlulara, ırk, renk, cinsiyet, dil, din,
siyasi ve diğer düşünceler, milli ve sosyal köken, mülkiyet, doğum ve diğer statüler bakımından
hiçbir ayırım gözetilmeksizin ve tarafsızca uygulanır.
2-2) Bu kuralların amaçları bakımından aşağıdaki tanımlar, üye Devletlerin kendi hukuk
sistemlerine uygun olabilecek bir şekilde uygulanır.
(a) Bir çocuk, birbirinden farklı hukuk sistemleri içerisinde işleyebileceği bir suçtan ötürü
kendisine yetişkinlerden farklı davranılan küçük veya genç kişidir.
(b) Bir suç, birbirinden farklı hukuk sistemleri içinde kanunen cezalandırılabilen her türlü
eylem ve ihmaldir.
(c) Bir çocuk suçlu, suç işlediği iddia edilen ya da bir suçu işlediği anlaşılan bir küçük ya da
genç bir kişidir.
2-3) Her ulusal yargı sisteminde, aşağıdaki amaçlara ulaşılabilmesi için, özellikle çocuk
suçlulara uygulanabilecek kanunlar, kurallar ve düzenlemelerin yapılması ve çocuk adaletinin
fonksiyonlarının yerine getirilmesiyle görevli kurum ve kuruluşların oluşturulması için çaba
gösterilmelidir.
(a) Çocuk suçluların teme hakları korunurken, ayın zamanda her türlü ihtiyaçlarının
karşılanması;
(b) Toplumun ihtiyaçlarının karşılanması;
(c) Bu kuralların tam ve adil bir şekilde uygulanması.
Yorumlar
Minimum Standart Kuralları, farklı hukuk sistemlerinde uygulanabilecek şekilde
tasarlanmış olup, aynı zamanda, çocuk suçlularla ilgili her sistem ve çocuğun her tanımı altında
uygulanacak minimum standartları içermektedir. Kurallar her zaman tarafsızlıkla ve Hiçbir ayrım
gözetmeksizin uygulanmalıdır.
Bu nedenle, Kural 2.1, bu kuralların tarafsızca ve Hiçbir şekilde ayrım yapmadan
uygulanmasının önemini vurgulamaktadır. Bu kural, Çocuk Hakları Bildirgesinin .2. prensibinin
tertibine de uygundur.
Kural 2.2, bu Minimum Standart Kurallar’ın başlıca konusunu oluşturan ve “çocuk suçlu”
nosyonunun ayrılmaz parçaları olan, “çocuk ve “suçlu” kavramlarını tamamlamaktadır, (buna
rağmen madde 3 ve 4’e de bakınız).Şu da göz önüne alınmalıdır ki, yaş sınırı her üye Devletin
ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal ve hukuksal sistemlerine dayanır. Veya çıkça buna dayandırılır.
Bu da 7 yaşından 18 yaşına veya daha fazlasına kadar olan sınırlar içinde çeşitlilik gösteren bir
“çocuk” tanımı yapılması anlamına gelmektedir. Bu çeşitlilik, değişik ulusal hukuk sistemleri
içinde kaçınılmaz görülmektedir.
Kural 2.3, Minimum Standart Kurallar’ın hukuksal ve pratik uygulamasında, özel ulusal
düzenlemelere duyulan ihtiyacı ortaya koymaktadır.
3- Kuralların alanının genişletilmesi
3-1) Bu kuralların ilgili hükümleri, sadece çocuk suçlulara değil, aynı zamanda,
yetişkinlerce işlenmesi halinde suç teşkil etmeyecek bir eylem nedeniyle yasal işleme tabi tutulan
her hangi bir çocuğa da uygulanmalıdır.
3-2) Bu kurallarda yer alan prensiplerin, sosyal yardım ve bakıma tabi tutulan bütün
çocukları kapsaması için çaba gösterilmelidir.
3-3) Kuralların aynı zamanda, yetişkin genç suçluları da kapsaması için çaba sarf
edilmelidir.
Yorumlar
Kural 3, Çocuk Adaletinin İcrası İçin Minimum Standart Kurallar tarafından getirilen
korumanın alanını aşağıdakileri kapsayacak şekilde genişletir;
(a) Çeşitli ulusal hukuk sistemlerinde “satatü suçları” olarak bilinen ve büyüklere nazaran
daha çok çocuklar için suç oluşturan (örneğin okuldan kaçma, okula ve aileye itaatsizlik, toplum
içinde sarhoşluk vb. Gibi) bazı eylemler (kural3.1);
(b) Çocuklar için sosyal yardım ve bakım işlemleri (kural 3.2);
(c) Her ulusal hukuk sistemine göre belirlenmiş yaş sınırları içindeki yetişkin genç suçlular
ile ilgili işlemleri (kural3.3)
Kuralların bu üç alanı kapsayacak şekilde genişletilmesi haklı görünmektedir.
Kural 3.1, bu alanlarda minimum teminatlar sağlamaktadır. Kural 3.2 de, kanunla ihtilafa
düşen çocuklara daha adil, daha eşit, daha insancıl muameleye yönünde arzu edilebilir bir adım
olarak değerlendirilmektedir.
4. Cezai sorumluluğun yaşı
Cezai sorumluluğun minimum yaş sınırı, tarihe ve kültüre göre farklılıklar gösterir. Bu
konudaki modern yaklaşım, çocuğun cezai sorumluluğun ahlaki ve psikolojik yönlerini kaldırıp
kaldıramayacağını göz önüne almaktır. Yani, çocuğun kişisel anlama ve isteme yeteneğinin onu
anti-sosyal davranışından sorumlu tutmaya yeterli olup olmadığını göz önüne almaktır. Cezai
sorumluluk yaşı çok küçük belirlenmiş ya da böyle bir alt sınır hiç konulmamış ise sorumluluk
nosyonu anlamsız olur. Genellikle, suçluluk ve cezai davranışlara ilişkin sorumluluk nosyonu ile
diğer sosyal hak ve sorumluluklar arasında bir ilişki vardır. (evlenme yaşı, reşit olma yaşı vb. gibi)
Bu nedenle, Uluslar arası düzeyde uygulanabilecek en makul bir yaş sınırının belirlenmesi
için çaba gösterilmelidir.
5. Çocuk adaletinin amaçları
5-1) Ceza Adaleti sistemi, çocuğun refahına önem vermeli ve küçük suçlulara gösterilecek
tepkinin daima hem suçun, hem de suçlunun içinde bulunduğu koşullarla orantılı olmasın
sağlamalıdır.
Yorumlar
5. Kural, çocuk adaletinin en önemli iki amacını ortaya koymaktadır. Birinci amaç, çocuğun
refahının sağlanmasıdır. Çocuk suçluların, çocuk mahkemelerinde ya da idari makamlarda
yargılandığı hukuk sistemlerinin başlıca odak noktası budur. Ancak, ceza mahkemeleri modelini
benimseyen hukuk sistemlerinde de çocuğun refahına önem verilmelidir. (ayrıca kurul 14’e
bakınız)
İkinci amaç ise, “orantılılık prensibi”dir. Bu prensip, işlenilen suçun ağırlığı ile orantılı
olmayan bir cezaya hükmedilmesini engelleyici bir vasıta olarak tanınmaktadır. Çocuk suçlular
bakımından yalnızca suçun ağırlığının değil, aynı zamanda, kişisel koşulların da göz önüne
alınması gerekir. Suçlunun bireysel koşulları, (örneğin sosyal statü, ailevi durum, suçun neden
olduğu zarar ya da kişisel koşulları etkileyen diğer faktörler) gösterilecek reaksiyonun orantılılığı
etki etmelidir. (örneğin suçlunun verdiği zararı karşılamak için gösterdiği çaba veya sağlıklı ve
faydalı bir yaşama dönme isteği gibi)
Aynı şekilde, çocuk suçlunun korunmasını amaçlayan tedbirler bazı çocuk adaleti
sistemlerinde gerektiğinden fazla ileri gitmekte ve onun temel haklarına zarar vermektedir. Burada
da mağdurun, suçun ve suçlunun içinde bulunduğu koşullara göre verilecek tepkinin orantılılığı
korunmalıdır.
1. Kural, özünde genç suçlunun işlediği suça ne fazla, ne de eksik bir tepki
gösterilmesini istemektedir. Burada düzenlenen hususlar iki konuda gelişme gösterilmesine
yardımcı olabilir: yeni ve yaratıcı tepki şekillerinin geliştirilmesine özendirdiği gibi,
çocuklar üzerdeki resmi sosyal kontrol ağının gereksiz yer artırılmamasına dikkat
edilmesini sağlar
6. Takdir yetkisinin kapsamı
6-1) Çocuk suçluların çeşitli özel ihtiyaçları ve bunun yanı sıra uygulanabilir yaptırımların
çeşitliliği göz önüne alındığında, çocuk adaletini icrasındaki farlı aşamalarda ve yargılamanın tüm
aşamalarında, özellikle soruşturma, suçlama, muhakeme ve müteakip işlemlerde yeterli bir takdir
yetkisi sağlanmalıdır.
6-2) Ancak bu takdir yetkisinin her aşamada kullanılmasında, yetkinin yeterli bir
sorumlulukla kullanılmasının sağlanması için çaba gösterilmelidir.
6-3) Bu yetkiyi kullanan kişiler, yetkiyi kullanabilecek nitelikte ya da bunun için özel
eğitimli olmalı, yetkiyi görev ve işlevlerine uygun olarak adilane kullanmalıdırlar.
Yorumlar
6-1, 6-2 ve 6-3 sayılı kurallar etkin, adil ve insancıl çocuk adaletinin birkaç önemli
unsurunu bir araya getirmektedir; karar verenlerin her olayın özüne en uyğun kararı verebilmeleri
için usül işlemlerinin bütün özel aşamalarında takdir yetkisinin kullanılmasına izin verilmesinin
gerekliliği; ve çocuk suçluların haklarının korunması ve takdir yetkisi olanların bu yetkiyi kötüye
kullanmalarını engellenmesi amacıyla kontrol sistemlerinin gerekliliği. Takdir yetkisinin
genişletilmesini önlemenin en iyi iki yolu, profesyonellik ve hesap verilebilirliliktir. Bu yüzden,
profesyonel niteliklerin ve uzmanlık eğitiminin çocuk suçlularla ilgili davalarda takdir yetkisinin
adil bir şekilde kullanılmasını sağlayan en değerli vasıtalar olduğu vurgulanmaktadır. (kural 1.6 ve
2.2 ye de bakınız) Bu çerçevede, takdir yetkisinin kullanımına ilişkin hukuksal rehberler ve
yeniden gözden geçirme sistemleri bağlamında, yargılamanın iadesi ve temyiz gibi kararların
yeniden incelenmesine imkan sağlayan kurallara gönderme yapılara sorumluluğun önemi açığa
vurulmaktadır. Bu mekanizmalar burada belirtilmemiştir çünkü onlar hukuk sistemlerindeki
farklılıkları içine almayan uluslararası minimum standart kuralları dinlememektedir.
7- Çocukların hakları
7-1) Masumiyet karinesi, suçlamadan haberdar edilme hakkı, susma hakkı, avukatla
savunma hakkı, veli ya da vasiyi hazır bulundurma hakkı, tanıklarla yüzleştirilme ve tanıklara
çapraz sorgu hakkı, daha üst makama temyiz hakkı gibi temel usuli teminatlar, yargılamanın her
aşamasında garanti edilmelidir.
Yorumlar
Kural 7-1) Mecut insan hakları belgeleri ile uluslararası alanda tanınmış olan adil ve doğru
de yargılanmanın esasını oluşturan bazı önemli noktaları vurgulamaktadır. (14. Kurul’a da bakınız)
Masumiyet karinesi, aynı zamanda İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 11. maddesinde ve
Uluslararası Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’nin 14. maddesinin 2. fıkrasında da yer
almaktadır.
Bu Minimum Standart Kuralların 14. bölümünde yer alan kurallar çocukların
yargılanmasına ilişkin özel hükümler getirirken, 7.1 sayılı kural en temel usuli teminatları gene
olarak ortaya koymaktadır.
8- Özel hayatın gizliliğinin korunması
8-1) Çocuğun gereksiz yere yayın konusu olması ya da damgalanması gibi zararlara yol
açabilecek durumlardan kaçınılması için çocuğun özel yaşamının gizliliğine her aşamada saygı
gösterilmelidir.
8-2) Prensip olarak, çocuk suçlunun kimliğini tanımlayan Hiçbir bilgi yayınlanmamalıdır.
Yorumlar
8- Kural, çocuğun özel hayatının gizliliğine saygı gösterilmesi hakkının korunması ilkesinin
önemine işaret etmektedir. Genç insanlar özellikle damgalanmak konusunda çok hassastırlar.
Kriminolojik araştırmalar, genç kimselerin daima “kabahatli” ya da “suçlu” olarak tanımlanmasının
onlarda farklı zararlara yol açtığını ortaya koymuştur.
Bu kural ayrıca, çocuğun görülmekte olan dava hakkında kitle iletişim araçlarında
yayınlanan haberlerin zararlı etkilerinden korunmasına da yer vermektedir. Çocuğun çıkarı ve
üstün tutulması en azından, prensip olarak korunmalıdır. (8. kuralın genel kapsamı 21. kuralda
ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.)
9- Saklı Hükümler
9-1) Bu kurallardaki Hiçbir hüküm, Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen,
Mahpusların Tretmanı Hakkında Minimum Standart Kurallar ile çocukların bakım ve koruması ile
ilgili olan ve evrensel anlamda tanınan evrensel anlamda tanınan diğer insan hakları belgelerinin ve
standartlarının uygulanmasına engel olacak şekilde yorumlanamaz.
Yorumlar
9- Kural, bu Minimum Standart Kuralların, insan Hakları Evrensel Bildirgesi, Uluslararası
Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi, Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar
Sözleşmesi, Çocuk Hakları Bildirgesi ve Çocuk Hakları Sözleşmesi Tasarısı gibi konuyla ilgili
diğer belgelerle birlikte uygulanmaları durumunda herhangi bir yanlış anlamaya ve yoruma
meydan verilmemesini amaçlanmaktadır. Mevcut kuralların uygulanmasında bilinmesi gereken
husus, daha geniş uygulama alanına sahip olan uluslararası belgelerin uygulanmasına zarar
verilmemesidir. (27. kurala bakınız).
BÖLÜM II
SORUŞTURMA VE SUÇLAMA
10- İlk İrtibat
10-1) Bir çocuk gözaltına alınır alınmaz durum derhal ailesi ya da yasal velisi veya vasisine
bildirilir. Durumun derhal bildirilmesinin mümkün olamadığı hallerde bu bildirim mümkün
olabilen en kısa zamanda yapılır.
10-2) Bir hakim ya da diğer resmi yetkili veya kuruluş, çocuğun serbest bırakılması
konusunda vakit geçirmeksizin incelemelidir.
10-3) Yasa uygulayıcı makamlarla çocuk suçlu arasındaki ilişkiler, daime çocuğun hukuku
statüsüne saygı, refahınını geliştirilmesi ve olayın koşuları yüzünden zarar görmemesi esaslarına
dayalı olarak düzenlenmelidir.
Yorumlar
10-1) sayıl kural, prensip olarak Mahpusların Tretmanı İçin Minimum Standart Kuralları
92. maddesinde yer almaktadır.
Çocuğun serbest bırakılması hususu (10-2 sayılı kural) hakim ya da diğer yetkili makam
tarafından vakit geçirmeksizin ele alınmalıdır. Yetkili makam en geniş anlamda, toplumsal kurallar
yad polis makamları dahil olmak üzer, göz altına alınan kişiyi serbest bırakmaya yetkili her kişi ve
kuruluşu ifade eder.
10-3) sayıl kural, çocukların işledikleri suçlarla ilgili olarak polisin ve diğer yasa uygulayıcı
memurların prosedür ve davranışları ele almaktadır.. “zarardan kaçınma” çok esnek bir deyim olup,
meydana gelebilecek bir çok etkileşimi içine almaktadır. (örneğin, çok sert bir dil kullanma,
fiziksel şiddet vay çevreye reklam etmek gibi). Çocuk Adaleti sistemi de, işlemlerine tabi kıldığı
çocuğa “zarar verebilir” Bu nedenle “zarardan kaçınma” deyimi çok geniş yorumlanmalıdır.
Başlangıçta en az zararı mümkün kılmakla, çocuğun daha fazla ve gereksiz yere zarara uğraması
önlenebilir. Bu husus, özellikle çocuklarla ilk temasa geçen ve davranışlarıyla çocuğun devlet ve
topluma karşı bakış açısını ve tutumunu kökünden etkileyebilecek olan yasa uygulayıcı makamlar
için de geçerlidir. Daha da önemlisi, ileride yapılacak müdahalelerin başarısı da büyük oranda bu
gibi ilk ilişkilere bağlıdır. Merhametli olma ve tatlı ser davranma bu durumlarda çok önemlidir.
11- Başka Yollara Başvurma
11-1) Uygun görülen her durumda, çocuk suçlular hakkında, 14.1 sayılı kuralda belirtilen
yetkili makam tarafından yapılan yargılama dışında uygulanabilecek başka yollar olup olmadığı
göz önüne alınmalıdır.
11-2) Çocukların davalarıyla ilgili polis, savcılık veya diğer yetkili makamlar, resmi ceza
usulüne başvurmaksızın, kendi hukuk sistemlerinde bu amaçla düzenlenmiş olan kriterlere ve bu
minimum standart kurallara uygun olarak olayı çözmeye yetkili olmalıdır.
11-3) Uygun kamusal ya da diğer hizmetlerde çalıştırma gibi başka yollar, başvuru halinde
yetkili makam tarafından gözden geçirilebilmesi koşuluyla, çocuğun, ailesinin ya da vasisisin
rızasına tabidir.
11-4) Çocuk davalarının takdire dayalı olarak yürütülmesini kolaylaştırmak için, kamu
hizmeti programları, geçici gözetim ve rehberlik, mağdurların tazmini gibi yöntemlerin sağlanması
için çaba gösterilmelidir.
Yorumlar
Çocukların ceza yargılaması süreci yerine, toplumsal destek servislerine yönlendirilmesi bir
çok hukuk sisteminde resmi ya da gayri resmi olarak uygulanmaktadır. Bu uygulama, ceza
yargılama usulünün olumsuz sonuçlarını da engellemektedir.(örneğin mahkumiyet ve sabıka
kaydı). Pek çok olayda hiç müdahalede bulunmamak en iyi çözümdür. Bu durum, özellikle suçun
çok ciddi nitelikte olmadığı ve ailenin okulun ya da öteki gayri resmi sosyal kontrol
müesseselerinin olumlu ya da yapıcı tepki gösterdiği veya göstermek istediği hallerde söz
konusudur.
Kural 11-2 da belirtildiği üzere, karar sürecinin her aşamasında polis, savcılık, mahkemeler,
veya kurul ve komisyonlar gibi diğer ilgili birimler ve farklı hukuk sistemlerinin ilke ve
politikalarına göre, söz konusu makamların biri veya bir kaçı tarafından alınabilir. Bu kararın
alınmasının sadece küçük suçlar ile sınırlı olması şart değildir. Bu itibarla, başka yollara başvurma
önemli bir enstrümandır.
Kural 11-3, tavsiye olunun yolun, çocuk suçlunun (veli ya da vasisinin) muvafakati gerekli
kılan önemli bir ihtiyaçtan söz etmektedir. (Bu muvaffakta olmaksızın kamu hizmetlerinde
çalıştırmak, Zorla Çalıştırmanın Ortadan Kaldırılması Hakkındaki Sözleşmeye aykırılık teşkil
eder.) Her halükarda, bu muvaffakat temyiz edilebilir olmalıdır. Çünkü, bazen, çocuk bu
muvafakati çaresizlik içinde paylaşmış olabilir. Bu kural yargı dışındaki yolların her aşamasında,
yıldırma ve korkutma potansiyelinin en aza indirilmesi çaba sarf edilmesi gerektiğini
vurgulamaktadır. Çocuklar (örneğin mahkeme önüne çıkmamak için) bir baskı hissetmemeliler ya
da başka yollara ilişkin programlara onay vermeye zorlanmamalıdırlar. Böylece “Başvuru halinde
yetkili makamın”çocuk suçlularla ilgili uygulamaların yerinde olup olmadığını objektif olarak
incelemesi tavsiye olunmaktadır. (bu yetkili makam, 14. kuralda belirtilen dışında bir makam
olabilir.)
Kural 11-4, çocuklar için, ceza yargılaması usulüne uygun alternatif olabilecek, kamu
hizmetleri temeline dayalı başka yolların hazırlanmasını tavsiye etmektedir. Mağdura verilen
zararın tazminini ya da çocuklar üzerinde geçici bir gözetim ve rehberlik uygulanarak, ilerde
kanunla ihtilafa düşmelerinin engellenmesini öngören programları özellikle önerilmektedir. Başka
yollara başvurma daha ağır suçların işlenmiş olası halinde bile , her olaya göre farklı şekillerde
uygulanabilir. (örneğin işlenen ilki suç ise, birilerinin baskısı ile işlenmiş ise vb. Gibi).
12. Polis teşkilatında uzmanlaşma
12-1 Her zaman veya sık sık çocuk suçlularla uğraşan ve çocuk suçlarının önlenmesi ile
görevli olan polislerin, özel olarak eğitilmesi ve öğretilmesi gerekir. Bu amaçla, büyük şehirlerde
özel polis birimleri oluşturulmalıdır.
Yorumlar
Kural 12, çocuk adaletinin icrasında görev alan tüm yasa uygulayıcı memurlara uzmanlık
eğitimi verilmesine dikkat çekmektedir. Çocuk adaleti sistemiyle ilk temas noktası polis
olduğundan, bilgili olmaları ve uygun davranışta bulunmaları en önemli husustur.
Kentleşme ile suç arasında bileşik bir ilişki olduğundan, özellikle kentlerin hızlı ve plansız
ibr şekilde büyümeleri çocuk suçlarındaki artışı körüklemiştir. Bu nedenle, uzman polis birimleri
sadece bu standart kurallardaki prensiplerin (kural 1.6 gibi) uygulanması için değil, aynı zamanda
çocuk suçlarının önlenmesi ve kontrolünün geliştirilesi açısından zorunlu görülmektedir.
13- Tutuklu Yargılama
13-1 Tutuklu olarak yargılamaya en son tedbir olarak başvurulmalı ve süresi mümkün
olabildiğince kısa olmalıdır.
13-2 Mümkün olabilen her zaman, tutukluluk yerine yakın gözetim, yoğun bakım, bir aile
yanına ya da eğitim evine veya kurumuna yerleştirme gibi alternatif tedbirler kullanılmalıdır.
13-3 Tutuklu olarak yargılanmakta olan çocuklara Birleşmiş Milletler’ce kabul edilen
Mahpusların tretmanı için Minimum Standart Kuralları’ın tanıdığı tüm haklar ve teminatlar
tanınmalıdır.
13-4 Tutuklu olarak yargılanmakta olan çocuklar, yetişkinlerden ayrı tutulmalı ve ayrı bir
kurumda ya da yetişkinlere mahsus bir kurumun kendilerine ayrılan bir bölümünde
barındırılmalıdır.
13-5 Çocuklar tutukluluk sırasında, yaşlarının, cinsiyetlerinin ve kişiliklerinin
gerektirebileceği bütün sosyal, kültürel, mesleki, psikolojik, tıbbi, fiziki yardım ve bakımdan
bireysel olarak yararlandırılmalıdır.
Yorumlar
Tutuklu yargılanma sırasında çocuklar arasında “suçluluğun yaygınlaşması” tehlikesi göz
ardı edilmemelidir. Bundan dolayı alternatif tedbirlerden söz edinilmesi önem kazanmaktadır. 13.1
sayıl kural, böyle yapılmak suretiyle çocuğun iyiliği için, tutuklama yerine değişik tedbirlere
başvurulmasını teşvik etmektedir.
Tutuklu olarak yargılanan çocuklar, Mahpusların tretmanı için Minimum Standart
Kuralları’ın yanı sıra, Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’8nin özellikle 9. ve 10
uncu maddesinin 2-b ve 3. fıkrasında yer alan bütün hak ve teminatlardan yararlandırılır.
13-4 Sayılı kural, devletlerin bu kuralda belirtilen tedbirlerden başka, yetişkin suçluların
çocuklar üzerinde olabilecek olumsuz etkilerine karşı başka tedbirler alınmasını engellemez.
Genç tutukluların çeşitli özel nedenlerden kaynaklanabilecek ihtiyaçlarına yönelik olarak
yapılacak olan değişik yardım şekilleri de belirtilmiştir.(örneğin kız ya da erkek olma, uyuşturucu
madde ve alkol bağımlılığı, akıl hastalığı ya da tutukluluktan ileri gelen bir rahatsızlık gibi çeşitli
nedenler)
Ayrı bir kurum ya da bölümden tutulan çocuk tutukluların çeşitli fiziksel ve psikolojik
özellikleri onların sınıflandırılmalarını haklı kılmaktadır. Böylece, kurban olmalarının önlenmesi
ve daha uygun yardım alabilmeleri mümkün olabilecektir.
Birleşmiş Milletler Suçun Önlenmesi ve Suçluların Tretmanı Altıncı Kongresi’nde alınan
çocuk adaleti standartları hakkındaki 4 sayılı karar, standart kurallarının tutuklu yargılamanın en
son tedbir olduğu temel prensibini yansıtmasını ve çocukların, yetişkin hükümlülerden olumsuz
etkilenebileceği kurumlarda tutulmamalarını ve bu hususun onların gelişme safhaları bakımından
göz önünde tutulmasını vurgulanmıştır.
BÖLÜM III
YARGILAMA VE KARAR
Karar vermeye yetkili makam
14-1)Çocuk hakkındaki davada 11. sayılı kural gereğince başka bir yola başvurulmamış ise,
yargılamanın yetkili makam tarafından (mahkeme, kurul, konsey vb) dürüst ve adil bir şekilde
yürütülmesi gerekir.
14-2) Yargılamalar, çocuğunun anlayabileceği, katılabileceği ve kendisini serbestçe ifade
edebileceği bir ortamda ve çıkarlarının en iyi korunacağı bir şekilde yürütülmelidir.
Yorumlar
Hüküm veren makamı, evrensel anlamda tarif edecek olan yetkili makamın ya da kişinin
tanımını yapmak oldukça çordur. “Yetkili makamı” tek veya birkaç hakimli mahkeme ya da
heyetlerin veyahut da meslekten veya halktan seçilen sulh mahkemelerinin (örneğin İskoç ve
İskandinav sistemlerinde olduğu gibi) ve idari kurulların veya diğer gayrı resmi toplumsal
ajanslarla uzlaştırma kurullarının başkanlığını yapanlar oluşturmaktadır.
Çocukları yargılama yöntemi, her durumda “kanuni usule göre” prosedürüne tabi olarak
kendisi savunmak durumunda olan herkese evrensel biçimde uygulanan minimum standartları
izlemelidir. Söz konusu yönteme uygun olarak “Adil ve dürüst yargılama,” masumiyet karinesi,
tanık bulundurma ve beyanına başvurma, olağan yasal savunmalar, susma hakkı, temyiz hakkı gibi
temel güvenceleri kapsamaktadır.(7.1 sayılı kurala da bakınız).
15- Yasal Temsilci, Aile ve Vasiler
15-1) Çocuklar, yargılanmaları esnasında yasal temsilcileri tarafından temsil edilme ya da
ülkesinde böyle bir düzenleme varsa adli yardım için başvurma hakkına sahiptir.
15-2) Aileler veya yasal temsilciler yargılamalara katılma hakkına sahip olmalı ve çocuğun
çıkarları için yetkili makam tarafından yargılamaya katılmaları istenebilmelidir. Bununla birlikte,
çocuğun çıkarı için duruşmalara katılmamaları için yeterli neden bulunması halinde yetkili makam
bu kişilerin yargılamalarda bulunma talebini reddedebilir.
Yorumlar
1.5.1 sayıl kural, Mahpusların Tretmanı İçin Minimum Standart Kurallar’ın 93. maddesi ile
aynı terminolojiyi kullanmaktadır. Çocuğa hukuksal yardım sağlanabilmesi için yasal danışmanlık
ve adli yardıma ihtiyaç duyulduğundan, 15.2 sayılı kuralda belirtilen, ailelerin ya da yasal
temsilcilerin duruşmada hazır bulunma hakları çocuğa genel psikolojik ve duygusal bir yardım,
yarılamanın işlevini artıran bir özellikle çocuğun yasal temsilcilerinin yardımından yararlanabilir.
( veya bu konuda çocuğun gerçekten güvenebileceği başka bir şahsi yardım)Ancak ailenin veya
vasilerin duruşmalarda bulunması sorun da yaratabilir. Örneğin, çocuğa karşı hasımane bir tutum
içerisinde bulunmaları durumunda onların duruşmada hazır bulunmasına engel olunabilmelidir.
16- Sosyal Araştırma Raporları
16-1) Küçük ve önemsiz suçların dışında kalan bütün davalarda, yetkili makamca vereceği
kararın adil olmasını sağlamak üzere çocuğun suçu işlemeden önceki yaşam koşulları hakkında ve
suçu hangi şartlar altında işlediği hususunda, nihai hükümden önce doğru bir araştırma yapmalıdır.
Yorumlar
Sosyal araştırma raporları (sosyal raporlar ya da hüküm öncesi raporlar) davaların bir
çoğunda önemli ve vazgeçilmez bir yardım sağlar. Yetkili makam, sosyal ve ailevi geçmişi, okul
kariyeri, eğitim deneyimleri vb. gibi çocuğa ilişkin konularda bilgi sahibi olmalıdır. Bu amaçla bazı
hukuk sistemlerinde mahkemeye veya kurula bağlı sosyal servisler ve personel bulunmaktadır.
Denetimli Serbestlik memurları dahil, diğer tüm görevliler de bu işi yapabilirler. Sonuç itibariyle,
yukarıdaki kural, nitelikli sosyal araştırma raporlarının hazırlanabilmesi için nitelikli personele
olan gereksinimi ortaya koymaktadır.
17- Yargılama ve Hükümde Yol Gösterici Prensipler
17-1) Yargılamayı yapan makama aşağıdaki prensipler kılavuzluk etmelidir.
(a) Verilecek olan tepki, sadece suçun ağırlığı ve işlendiği koşullarla değil, aynı zamanda
çocuğun içinde bulunduğu koşullar ve ihtiyaçlarıyla ve toplumun ihtiyaçlarıyla orantılı olmalıdır.
(b) Çocuğun şahsi özgürlüğüne getirilecek kısıtlamalar, sadece dikkatli bir incelemeden
sonra konulmalı ve mümkün olabildiğince en az seviyede tutulmalıdır.
(c) Şahsi özgürlükten yoksun bırakma cezasına, çocuğun başka bir kişiye karşı şiddete
yönelik ciddi bir suçtan yargılanması veya diğer ciddi suçları işlemeyi alışkanlık haline getirmiş
olması ile başka türlü bir ceza verilmemesi halleri dışında hükmedilmemelidir.
(d) Çocuğun iyiliği, hakkında açılan davada yol gösterici faktör olmalıdır.
17-29 Çocuklar hakkında, işlemiş oldukları hiçbir suç nedeniyle idam cezası verilemez.
17-3) Küçükler bedensel bir cezaya tabi tutulamaz
17-4) Yetkili makam, yargılamaya her zaman ara verme yetkisine sahip olmalıdır.
Yorumlar
Çocuk suçluların yargılanmasında kullanılacak yol gösterici ilkelerin belirlenmesindeki
temel güçlük, felsefi anlamda karşılaşılan bazı anlaşmazlıklardan kaynaklanmaktadır. Aşağıda
belirtilenlerde olduğu gibi.
(a) Yeniden topluma kazandırmak mı yoksa hak ettiğini buldurmak mı;
(b) Yardım etmek mi yoksa baskı kurmak ve cezalandırmak mı;
(c) Her davanın özelliğine göre mi tepki göstermek yoksa genel toplumu korumak için mi
tepki göstermek
(d) Genel olark caydırma mı yoksa bireysel olarak güçsüz düşürmek mi;
Yukarıda belirtilen yaklaşımlar arasındaki çatışmalar, yetişkinlere oranla çocuklara ilişkin
davalarda daha fazladır. Çocuk yargılamalarını karekterize eden nedenlerin ve tepkilerin çeşitliliği
yüzünden, bu alternatifler iç içe geçmiş durumdadır.
Bu minimum standart kuralların amacı, çocuk adaletinin icrası için hangi yaklaşımın
izlenmesini belirlemek değil, bunlardan uluslararası düzeyde kabul gören prensiplere en yakın
olanının tanımlamaktır. Bu nedenle 17.1 sayıl kuralda belirtilen temel hususlardan, özelikle (a) ve
(c) alt paragrafları konuya ilişkin bir ortak çıkış makamlarca gereken önem verilirse bunlar, çocuk
suçluların temel haklarını, özellikle de kişisel gelişme ve eğitim haklarının korunmasını güvence
altına alınabilirler. (kural 5’e de bakınız)
Kural 17.1 (b), katı cezalandırma yaklaşımlarının doğru olmadığını ima etmektedir.
Bununla beraber yetişkinlere ilişkin davalarda ve çocukların işlediği ağır suçlarda caydırıcı ve
önleyici cezalara hükmetmenin bazı yararları olabilir; ancak, çocuk davalarında, çocuğun
geleceğinin ve iyiliğinin korunması, verilecek cezadan önce düşünmesi gereken bir konudur.
Birleşmiş Milletler Altıncı Kongresi’nde alınan 8 sayılı karara uygun olarak, 7.1 (b) kuralı çocuğun
bazı özel gereksinmelerinin karşılanması ihtiyacını da akılda tutarak, mümkün olduğu kadar
hapsetmeye alternatif yöntemlerin kullanılmasını teşvik etmektedir. Bu itibarla, mevcut olan
alternatif tedbirlerin tamamen uygulanması veya yeni alternatif tedbirlerin geliştirilmesi önem
taşımaktadır. Şartlı salıverme, cezanın ertelenmesi, kurul emirleri ve diğer kararlar gibi denetimli
serbestlik (probation) hakları sağlanmalıdır.
Kural 17.1 (c) Çocuk davalarında hapsetmenin, toplumun güvenliğini koruyacak başka bir
yol kalmaması halinde uygulanmasını öngören, Altıncı Kongre’de alınan yol gösterici ilkeler
ilişkin 4. karara yollama yapmaktadır.
Kural 17.2 de yer alan idam cezasını yasaklayan düzenleme, Uluslararası Medeni ve Siyası
Haklar Sözleşmesi’nin 6. maddesinin 5. paragrafıyla uygunluk arz etmektedir.
Bedensel cezayı yasaklayan düzenleme, Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar
Sözleşmesi’nin 7. maddesi ile İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Muamele
ya da Cezaya Karşı Sözleşme ve Çocuk Haklarına Sözleşmesi Tasarısıyla uygunluk içerisindedir.
Yargılamaya her zaman ara verebilme gücünü tanıyan kural 17.4, yetişkinlere ilişkin
davaların aksine çocuk davalarının esaslı bir karekteristiğini ortaya koymaktadır. Yetkili makam
her zaman, davada en iyi sonuca varılması için söz konusu müdahaleyi gerektirecek kadar bilgi
sahibi olmuş olabilir.
18. Çeşitli Yaptırımlara İlişkin Kararlar
18-1) Mümkün olabilecek en geniş oranda hapsetme tedbirinden kaçınması için, Yargılayan
makamın gerekli esnekliğe sahip olmasını sağlayacak çeşitli yaptırımlar bulunmalıdır. Bazılarına
birlikte hükmedilebilecek olan bu yaptırımlar aşağıdakileri kapsamaktadır:
(a) Bakım, rehberlik ve gözetim kararları;
(b) Denetimli Serbestlik;
(c) Kamu hizmetlerinde çalıştırma kararları;
(d) Mali cezalar, tazminat ve aynen iade;
(e) Orta dereceli tretman ve diğer tretman kararları;
(f) Grup istişarelerine ve benzeri etkinliklere katılma kararları;
(g) Aile yanına, toplumsal yaşam merkezlerine ya da diğer eğitim kuruluşlarına yerleştirme
kararları.
(h) Benzer diğer kararlar.
18-2) Hiçbir çocuk, davasındaki koşullar gerektirmedikçe ailesinin gözetiminden kısmen ya
da tamamen ayrılmalıdır.
Yorumlar
Kural 18-1) Çeşitli hukuk sistemlerinde şimdiye kadar uygulanan ve başarılı olduğu
ispatlanan bazı önemli yaptırım ve cezaları sıralamaya çalışmaktadır. Bunların tümü başarı vadeden
ve gelişmeyi hak eden seçenekler sunmaktadır. Bu kuralda, bazı bölgelerde karşılaşabilen nitelikli
personel sıkıntısı nedeniyle, personele ilişkin ihtiyaçlara değinilmemektedir. Bu bölgelerde
personele olan ihtiyacı aza indirecek tedbirler denenebilmeli veya geliştirilebilmelidir.
18-1) Sayılı kuralda verilen örnekler her şeyden evvel, alternatif tedbirlerin etkin
uygulanabileceği yolunda topluma bir güven ve başvuru yolu sunmaktadır. Toplumsal temle dayalı
ıslah bir çok yönüyle geleneksel bir tedbirdir. Bu temelde, ilgili makamlar toplumsal temele dayalı
hizmetler sunulmasını teşvik etmelidirler.
18-2) Sayılı kural, Uluslararası Ekonomik, Sosyal, Kültürel Haklar Sözleşmesi’nin 10.
maddesinin 2. paragrafına göre, “toplumun doğal ve temel grup ünitesi” olan ailenin önemine
dikkat çekmektedir. Ailelerin, çocukların bakımı ve gözetimi konusunda sadece hakları değil
sorumlulukları da vardır. Bu nedenle 18.2 sayılı kural, çocukların ailelerinden ayrılmasının ancak
en son tedbir olduğu gereğine değinmektedir. Bu zor adıma, sadece dava dosyasında bulunan
vakaların açıkça gerektirmesi durumunda başvurulabilir. (örneğin çocuk istismarı)
19. Hapsetmenin Olabildiğince Az Kullanılması
19-1) Çocuğun bir kuruma yerleştirilmesi, daima en son karar ve en az gereken süre için
olmalıdır.
Yorumlar
Gelişen kriminoloji, kurumsal tretman yerine kurum dışı tretmanın kullanılmasını
savunmaktadır. Kurum içi ve kurum dışı yöntemler arasında başarı bakımından çok fark
bulunmakta ya da hiç bulunmamaktadır. Ancak her kurum içi uygulamada birey üzerinde, normal
tretman yöntemleri ile üstesinden gelinemeyecek bazı zararlı etkilerin oluşması kaçınılmazıdır. Bu
durum, özellikle olumsuz etiklerden kolayca zarar gören çocuklar için söz konusudur. Daha ötesi,
sadece özgürlükten yoksun kalmak değil, aynı zamanda alışılmış sosyal çevreden kopmak gibi
olumsuz etkiler, gelişmelerinin ilk basamağında bulunan çocuklar için yetişkinlerden daha kötü
sonuçlara yol açmaktadır.
Kural 19- Kurumsal tretman iki bakımdan kısıtlanmaktadır: bunlar nitelik olarak (son çare)
ve zaman olarak (gereken en kısa süre) dir. Bu kural, Birleşmiş Milletler altıncı Kongresi’nde
alınan 4 sayılı tavsiye kararının temel yol gösterici ilkelerinden biri olan çocuğun başka çare
kalmayan haller dışında hapsedilmemesi ilkesini de yansıtmaktadır. Kural, bu nedenle çocuğun bir
kuruma kapatılması durumunda özgürlükten yoksunluğun mümkün olabilen en kısa süreyle
sınırlandırılmasını, hapsedilme için gerekli kurumsal düzenlemelerin yapılmasını, suçlar ve
kurumlar bağlamında suçlular arasındaki farklılaşmanın akılda tutulmasını öngörmektedir.
Gerçekte, kapalı kurumlar yerine açık kurumlara öncelik verilmelidir. Daha ötesi, bu kurumun
cezaevi tipinden çok ıslahevi ya da eğitim evi tipi olması tercih edilmelidir.
20. Gereksiz geçikmenin önlenmesi
20. Her dava, başlangıcından itibaren Hiçbir gecikmeye mahal olmaksızın hızla
yürütülmelidir.
21.
Yorumlar
Çocuk davalarında usulü işlemlerin hızla yürütülmesi büyük önem taşımaktadır. Aksi
takdirde, yargılama ile başarılan iyi gelişmeler ve karar tehlikeye girer. Zaman uzadıkça, yargılama
ve kararın birbiriyle ilişkilendirilmesinin gecikmesi küçüğü akli ve psikolojik olarak gittikçe artan
zor bir duruma sokar.
21 Kayıtlar
21-1) Çocuk suçlulara ilişkin kayıtlar kesinlikle gizli tutulmalı ve üçüncü kişilerin bilgisine
kapalı olmalıdır. Bu kayıtlara giriş, sadece davaya ilişkin kararla doğrudan ilişkisi bulunan kişiler
ile görevi gereği yetkili kılınmış diğer kişilerle sınırlı tutulmalıdır.
21-2) Çocuk suçlulara ilişkin kayıtlar, kendilerinin de sonuç olarak dahil edilebileceği
yetişkinlere ait davalarda kullanılmamalıdır.
Yorumlar
Bu kural, çocuk suçlunun çıkarlarıyla kayıtlar veya dosyalar arasında bir denge kurmaya
çalışmaktadır.: bunlar polis, savcılık ve çocuk suçlunun yararına olar, suçun kontrolünü geliştiren
diğer makamların kayıt ve dosyalarıdır. Maddede sözü edilen “görevi gereği yetkili kılınmış diğer
kişiler” genellikle diğerlerinin yanında, araştırmacıları da kapsar.
22- Profesyönellik ve Eğitim İhtiyacı
22-1) Çocuk davalarıyla ile ilgili bütün personel gerekli mesleki ehliyeti vermek ve
sürdürmek amacıyla, mesleki eğitim, hizmet içi eğitim, bilgi tazeleme kursları ve diğer uygun
eğitim yöntemleri kullanılmalıdır.
22-2) Çocuk adaleti personeli, çocuk adaleti sistemi ile ilişkide bulunan çocukların
çeşitliliğini yansıtmalıdır. Çocuk adaleti organlarında kadınların ve azınlıkların eşit oranda temsil
edilmesi için çaba sarf edilmelidir.
Yorumlar
Karar vermeye yetkili otoriteler, çok farklı geçmişlere sahip olabilirler, (ortak hukuk
sistemini benimseyen Birleşik Krallık, Kuzey İrlanda ve etkisindeki diğer bölgelerdeki majistra
hakimler; Roma hukuku sistemini benimseyen ülkelerde ve etkisindeki diğer bölgelerdeki hukuk
eğitimi almış hakimler; ve başka bir yerlerdeki halk arasından atanmış hakim ve jüriler, toplum
ağırlıklı kurullar vb. gibi) Bütün bu otoritelerin hukuk, sosyoloji, psikoloji, kriminoloji ve davranış
bilimleri konusunda en az eğitimi almış olmaları gereklidir. Bu husus, yetkili makamın bağımsız
olması ve özel bir mahkeme olması kadar önemlidir.
Sosyal hizmet uzmanları ve Denetimli Serbestlik memurları için, çocuklarla ilgili
fonksiyonları yerine getirme konusunda uzmanlık eğitimi almış olma önkoşullunun aranması
uygun olmayabilir. Bu yüzden, verilecek olan mesleki eğitimde görev için gerekli en az nitelikler
verilmelidir.
Mesleki niteliklere sahip olma, çocuk adaletinin tarafsız ve etkili icrasının sağlanması için
esaslı bir unsurdur. Buna paralel olarak, personelin işe alınması meslekte ilerlemesi ve mesleki
eğitimin geliştirilmesi ile mesleki fonksiyonlarını en iyi şeklide yerine getirebilmesi için uygun
vasıtalarla donatılması gereklidir.
Çocuk adaletinin icrasında tarafsızlığın sağlanabilmesi için, çocuk adaleti personelinin
seçimi, atanması ve meslekte ilerlemesi bakımından her hangi bir siyasal, sosyal, ırksal, dinsel,
kültürel, cinsiyet ya da her türlü başka ayrımdan kaçınılmalıdır. Bu husus Birleşmiş Milletler
Altıncı Kongre’since tavsiye edilmiştir. Daha da ötesinde, Altıncı Kongre üye devletlere, kadın
personelin çocuk adaletinin icrasında eşit bir muameleye tabi tutulmasının sağlanmasını; ve onların
işe alınması, eğitilmesi ve meslekte ilerlemelerinin kolaylaştırılması çağrısında bulunmuştur.
IV. BÖLÜM
KURUM DIŞI İYİLEŞTİRME
23- Kararın Etkin İnfazı
23-1) Yukarıda kural 14.1 de belirtildiği gibi, yetkili makamın kendisinin ya da koşulların
gerektirebileceği başka bir yetkili makamın verdiği kararların etkin olarak infazı için gerekli
düzenlemeler yapılmalıdır.
23-2) Söz konusu düzenlemeler, yetkili makama verdiği kararları gerekli gördüğü zaman
değiştirmesi gücünün verilmesini de kapsamalıdır. Bu takdirde kararlardaki değişikliğin, bu
kurallarda öngörülen prensiplere uygun olarak belirlenmesi gerekir.
Yorumlar
Dava sonunda verilen kararlar, yetişkinlere ilişkin davalardan daha fazla, suçlunun
yaşamını uzun bir süre etkilemek niyetindedir. Bu nedenle, kararı veren yetkili makam veya
nitelikleri itibariyle yetkili makama eşit olan ve kararın verilmesine etkili olan bağımsız organlar
(şartla tahliye kurulu, Denetimli Serbestlik bürosu, gençlik refah kurumları ve diğerleri gibi)
verilen kararın infazını izlemelidirler. Bazı ülkelerde cezanın infazını izlemekle görevli bir hakim
bulunmaktadır.
Yetkili makamın oluşumu, güçleri ve fonksiyonları esnek olmalıdır; Bunlar, verilen
kararların geniş bir kabul görmesini sağlamak amacıyla 23. Kuralda genel hatlarıyla açıklanmıştır.
24- Gerekli Yardımın Sağlanması
24-1) Çocuğun rehabilitasyonunu kolaylaştırmak amacıyla, yargılamanın her aşamasında
yerleştirme, eğitim ya da meslek eğitim, iş bulma ve her tür başka yardım gibi pratik ve katkısal
yardımların sağlanması için çaba gösterilmelidir.
Yorumlar
Çocuğun iyileştirilmesinin ilerletilmesi, en çok önem verilmesi gereken bir konudur. Bu
itibarla, 24. kural rehabilitasyon çalışmaları sürecinde, çocuğun en çıkarına olabilecek her türlü
imkan, hizmet ve diğer yardım ve kolaylıkların sağlanması gereğini vurgulamaktır.
25- Gönüllülerin ve Diğer Sivil Toplum Servislerinin Harekete Geçirilmesi
25-1) Gönüllü kişiler ve kuruluşlar, mahalli kurumlar ve diğer toplumsal kaynaklara,
mümkün olabildiğince aile birliği içerisinde tutmak suretiyle, çocuğun sosyal rehabilitasyonuna
etkin katkıda bulunmak üzere çağrı yapılmalıdır.
Yorumlar
Bu kural çocuk suçluların, yeni bir çevreye uygun rehabilitasyonları için yapılması gerekli
tüm çalışmaları yansıtmaktadır. Yetkili makamın emirlerinin etkin olarak yerine getirilmesi
isteniyor ise bu takdirde toplumsal işbirliği zorunludur. Özellikle gönüllüler ve gönüllü servisler
değerli kaynaklardır. Fakat hala bunlardan yeterince yararlanılmamaktadır. Bazı durumlarda eski
hükümlülerle (uyuşturucu müptelası olanlar dahil) işbirliği de önemli yararlar sağlayabilir.
Kural 25., bu minimum standartların 1.1 ile 1.6 sayılı kurallarında belirtilen prensipleri
yansıtmakta ve Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin ilgili hükümlerini takip
etmektedir.
V. BÖLÜM
KURUM İÇİ İYİLEŞTİRME
26. Kurum İçi İyileştirmenin Amaçları
26-1) Kurumlara yerleştirilen çocukların eğitim ve iyileştirmesinin amacı, onların
toplumda yapıcı ve üretken roller üstlenmelerine yardımcı olmak için, bakım, koruma, eğitim ve
mesleki beceriler elde edebilmelerini sağlamaktır.
26-2) Kurumlarda çocuklara, yaşları, cinsiyetleri ve kişilikleri itibarıyla
gerekebilecek ve tamamen gelişmelerinin yararına olabilecek sosyal, kültürel, mesleki, psikolojik,
tıbbi ve fiziki yardım sağlanmalıdır.
26-3) Kurumlarda, çocuklar yetişkinlerden ayrılmalı; ya ayrı kurumlarda, ya da
yetişkinlerin de barındırıldığı kurumların ayrı bölümlerinde tutulmalıdırlar.
26-4) Kurumlarda bulunan kız çocuğu suçluların kişisel ihtiyaçlarına ve sorunlarına
özel itina gösterilmelidir. Bunlara Hiçbir şekilde çocuk erkek suçlulara gösterilenden daha az
bakım, koruma, yardım ve tretman sağlanamaz.
26-5) Kurum içi tretmana tabi tutulan çocukların çıkarı ve iyiliği için, ailelerinin ya
da yasal temsilcilerinin ziyaret hakkı olmalıdır.
26-6) Çocuğun kurumdan eğitsel bir dezavantajla tahliye edilmesine yol açılmaması
için, uygun bir akademik ya da mesleki eğitim alabilmesi amacıyla bakanlıklar ya da daireler
arasında işbirliği tesis edilmelidir.
Yorumlar
Kural 26-1 ve 26.2 de belirtilen kurum içi tretman her sistem ve kültür tarafından
kabul edilebilir. Bununla birlikte, henüz her sisteme ulaşmamışlardır ve bu konuda yapılması
gereken pek çok iş bulunmaktadır.
Tıbbi ve psikolojik yardım ve bakımın, özellikle kuruma alınmış uyuşturucu madde
bağımlısı, saldırgan ve akıl hastası genç kimseler için son derece önemlidir.
Kural 26-3 de belirtilen, kurumsal ortamda çocukların iyiliğinin korunması ve
yetişkinlerden gelecek olumsuz etkilerin önlenmesi hususu, Altıncı Kongre’de alınan 4. sayılı
tavsiye kararının temel yol gösterici prensiplerinden biriyle uyum içerisindedir. Söz konusu kural,
devletlerin yetişkinlerden gelecek olumsuz etkilere karşı, en az kuralda sayılan tedbirler kadar
etkili olabilecek başka önlemler almasına engel olmaz.
Kural 26-4) Altıncı Kongre tarafından da işaret edildiği gibi, genellikle erkek
suçlulara oranla, bayan suçlulara daha az özen gösterildiğini açığa vurmaktadır. Özellikle altıncı
kongrenin 9 sayılı tavsiye kararı, ceza yargılaması sürecinin her aşamasında kadın suçlulara haklı
davranılması ve cezaevlerindeki özel problemlerine ve ihtiyaçlarına özel önem verilmesi çağrısında
bulunmuştur. Daha da ötesi, bu kural, Ceza adaletinin icrasında eşit muamele çağrısında bulunan
altıncı kongrenin Caracas bildirgesinin, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi
bildirgesinin ve Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi sözleşmesinin ışığı altında
dikkate alınmalıdır.
Ziyaret hakkı, (kural 26.5) bu minimum standart kuralların 7.1, 10.1, 15.2, 18.2
sayılı kurallarından kaynaklanmaktadır. Bakanlıklar ve daireler arasındaki işbirliği ise, (kural 26.6)
kurumsal tretman ve eğitimin genel kalitesinin yükseltilmesi için özel bir önem taşımaktadır.
27. Birleşmiş Milletler Tarafından Kabul Edilen Mahpusların İyileştirilmesi İçin
Minimum Standart Kurallar’ın Uygulanması
27-1) Yargılanmayı bekleyen tutuklular da dahil olmak üzere, çocuk suçluların tertmanına
ilişkin olduğu ölçüde, kurumlarda barındırılan bütün çocuk suçlulara Mahpusların İyileştirilmesi
için Minimum Standart Kurallar ve ilgili tavsiye kararı uygulanabilmelidir.
27-2) Çocukların yaş, cinsiyet ve kişiliklerinin gerektirdiği çeşitli ihtiyaçlarının
karşılanması amacıyla, Minimum Standart Kurallar’da yer alan ilgili prensiplerin mümkün olabilen
en geniş oranda uygulanması için çaba sarf edilmelidir.
Yorumlar
Mahpusların Tretmanı için Minimum Standart Kurallar, Birleşmiş Milletler’ce bu alanda
yürürlüğe konulan belgelerden ilkidir. Bu kuralların dünya çapında bir etkiye sahip olduğu
konusunda genel bir mutabakat vardır. Hala, insani uygulamaların vaka olmaktan çok özlem
olduğu ülkeler bulunmasına rağmen, söz konusu Minimum Standart Kurallar, ceza infaz
kurumlarının insancıl ve eşit bir anlayışla yöneltilmesine etkili olmaya devam etmektedir.
Mahpusların Tretmanı için Minimum Standart Kurallar’da çocuk suçluları da içine alan
temel koruma prensipleri; (barınma, fiziki koşullar, yataklar, giyinme, şikayet ve talepler, dış dünya
ile ilişkiler, yiyecek, tıbbi bakım, dini hizmetler, yaşlara göre ayrım, personel, çalışma vd.) disiplin
ve cezalandırma ile tehlikeli suçlulara uygulanacak kısıtlamalar yer almaktadır. Çocuk Adaletinin
İcrası İçin Minimum Standart Kurallar çerçevesinde, Mahpusların Tretmanı İçin Minimum
Standart Kurallar’ın çocuk suçluların tutulduğu kurumların karakteristik özelliklerine göre
değiştirilmesi doğru olmaz.
Kural 27, kurumlarda tutulan çocuk uçluların zorunlu ihtiyaçlarının (kural 27.1) yanı sıra
yaş, cinsiyet ve kişiliklerinin (kural 27.2) gerektirdiği çeşitli özel ihtiyaçlarına da odaklanmaktadır.
Böylece kural 27, amaçlan ve kapsamı bakımından Mahpusların Tretmanı İçin Minimum Standart
Kurallar’ın ilgili hükümleri ile kendi arasında ilişki kurmaktadır.
28. Şartlı Tahliyenin Derhal ve Geniş Anlamda Uygulanması
28-1) Bir kurumdan şartla tahliye edilme, yetkili makam tarafından mümkün olan en geniş
oranda uygulamalı ve bu hak mümkün olabilen en erken zamanda verilmelidir.
28-2) Kurumlardan şartla tahliye edilmesine karar verilen çocuklar, yetkili bir makamın
yardım ve gözetimi altında bulundurulmalı ve kendilerine toplumsal destek sağlanmalıdır.
Yorumlar
Şartlı tahliye kararı, kural 14.1 de belirtilen yetkili makam ya da başka bir makam
tarafından verilebilir. Bu durumda “yetkili makam” dan daha çok, “uygun ve doğru” makamı
referans almak yeterli olacaktır.
Koşullar elverdiğince şartlı tahliye, verilen cezanın tümü için tercih edilmelidir.
Rehabilitasyona tatmin edici bir şekilde cevap verdiği anlaşılan ve hapsedildiği dönemde tehlikeli
addedilen suçlular bile uygun görülen her zaman şartla tahliye edilebilir. Denetimli Serbestlik gibi
gözetim altında bulundurulmak koşuluyla şartla tahliye yetkili makamın kararında belirlenen bir
süre için “iyi hal gösterme”, “toplumsal programlara katılma” ve “yarı yol evlerinde kalma” gibi
koşulların tatminkar bir şekilde yerine getirilmesi şartına bağlı olarak uygulanabilir.
Suçluların bir kurumdan şartlı tahliye edilmesi durumunda, kendilerine bir Denetimli
Serbestlik memurunun ya da bir başka görevlinin yardım ve gözetimi sağlanmalı (özellikle
denetimli serbestliğin henüz kabul edilmediği yerlerde) ve toplumsal destek teşvik edilmelidir.
29- Yarı Kurumsal Düzenlemeler
29.1 Yarı yol evleri, eğitim evleri, gündüz eğitim merkezleri ve diğer uygun yerler
gibi çocuğun toplumla doğru bir şekilde bütünleşebilmesine yardımcı olabilecek yarı kurumsal
düzenlemelerin kullanımı için çaba sarf edilmelidir.
 
Yorumlar
Kurumsal bir tretman döneminden sonra bakımın önemi göz ardı edilmemelidir. Bu kural,
bir yarı kurumsal düzenlemeler ağının oluşturulmasının gerekliliğini vurgulamaktadır.
Kural, aynı zamanda, topluma yeniden katılacak olan çocuk suçluların çeşitli ihtiyaçlarının
karşılanması için oluşturulan servis ve tesisler ile toplumla başarılı bir biçimde bütünleşmeleri için
önemli bir adım olan rehberlik ve yapısal desteğin sağlanmasına olan ihtiyacı vurgulamaktadır.
VI. BÖLÜM
ARAŞTIRMA, PLANLAMA, POLİTİKA BELİRLEME VE
DEĞERLENDİRME
30. Planlama, Politika Belirleme ve Değerlendirmenin Temeli Olarak, Araştırma
30-1) Etkili planlamaya ve politika belirlemeye temel teşkil edecek, gerekli araştırmanın
organize edilmesi ve geliştirilmesi için çaba sarf edilmelidir.
30-2) Çocuk suçluluğunun ve çocuk suçlarının meyli, problemleri ve nedenlerinin yanı sıra
hapsedilmiş olan çocukların çeşitli özel ihtiyaçlarının periyodik olarak gözden geçirilmesi ve
değerlendirilmesi için çaba gösterilmelidir.
30-3) Çocuk adaletinin icrası sistemi içerisinde düzenli bir araştırma ve değerlendirme
mekanizması kurularak, ilgili bilgi ve verilerin toplanması ve analiz edilmesi suretiyle, çocuk
adaleti sisteminin geliştirilmesi ve yenilenmesi için gerekli çabalar gösterilmelidir.
30-4) Çocuk adaletinin icrasına ilişkin hizmetlerinin verilmesi, ulusal kalkınma çabalarının
ayrılmaz bir parçası olarak, sistematik bir şekilde planlanmalı ve uygulanmalıdır.
Yorumlar
Bilgiyle beslenen bir çocuk adaleti politikasının temeli olarak kullanılan araştırmanın, bilgi
ve uygulamaların güncelleştirilmesi ve çocuk adaleti sisteminin sürekli ilerlemesi ve gelişmesi için
önemli bir mekanizma olduğu konusunda geniş bir mutabakat vardır. Çocuk adaletinde, özellikle
araştırma ve politika arasındaki karşılıklı geri beslenme çok önemlidir. Gençlerin yaşam tarzı ile
çocuk suçlarının profili ve boyutlarındaki hızlı ve şiddetli değişimler nedeniyle çocuk suçluluğuna
verilen toplumsal ve adli cevap demode ve yetersiz olmalıdır.
Bu yüzden kural 30, çocuk adaletinin icrasında politika belirlenmesi ve uygulanması
sürecinde, araştırmayı sistemin bir parçası olarak gören standartlar koymaktadır. Söz konusu kural,
mevcut planların düzenli olarak gözden geçirilmesi ve değerlendirilmesine ve planlamanın, genel
gelişme hedeflerinin geniş kapsamı içerisinde yapılmasına duyulan ihtiyaca dikkat çekmektedir.
Çocukların ihtiyaçlarının ve çocuk suçluluğunun eğilimi ve sorunlarının sürekli bir
değerlendirmeye tabi tutulması, uygun politikaları belirleme yöntemlerinin geliştirilmesi ve hem
resmi hem de gayrı resmi düzeylerde uygun müdahalelerde bulunulması bir ön zorunluluktur. Bu
bağlamda, sorumlu makamlarca, bağımsız kişi ve kuruluşlarca yapılacak araştırmalar
kolaylaştırılmalı ve sadece sistemi ile ihtilafa düşen çocukların değil, tüm çocukların görüşlerinin
alınması ve hesaba katılması alınması faydalı olabilir.
Planlama yöntemi, özellikle gerekli hizmetlerin verilmesi bakımından daha etkili ve daha
adil bir sistem kurulması gereğini vurgulamalıdır. Bu sonuca ulaşmak için, çocukların özel ihtiyaç
ve sorunlarının geniş alanlı, düzenli ve anlaşılabilir bir değerlendirmeye tabi tutulması ve açık
seçik önceliklerinin tanımlanması gereklidir. Bu bağlamda, hazırlanan programların uygulanması
ve izlenmesi bakımından, özel yöntemler geliştirilmesi için yararlı olacak toplumsal destek ve
alternatif uygulanmalar da dahil olmak üzere, mevcut kaynakların kullanımı hususunda bir
koordinasyon sağlanmalıdır.