Sürece dair ortaya atılan hukuki şaibeler, yargı dünyasında geniş yankı uyandırırken, Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) iddialarla ilgili olarak resmi inceleme başlattı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un onayıyla harekete geçen HSK, dosya süreci ve karar mekanizmalarıyla ilgili inceleme yapmak üzere bir müfettiş görevlendirdi.
İstanbul Anadolu 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin, İnan Kıraç hakkında vesayet kararı alarak iki genç avukatı vasi olarak atamasının ardından yaşanan gelişmeler, yargının tarafsızlığı konusunda kamuoyunda soru işaretlerine neden oldu. İddialara göre, süreç içerisinde bazı kişi veya çevreler tarafından dosyanın belirli vasilere verilmesi yönünde baskı yapıldı. Aynı zamanda yeni atanan avukata 128 milyon TL gibi yüksek bir meblağda avans vekâlet ücreti ödendiği öne sürüldü.
Ortaya çıkan iddiaların ciddiyeti üzerine Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un talimatıyla HSK tarafından inceleme başlatıldı. Kurul, yargılama sürecinde yaşanan olayları detaylı şekilde araştırmak amacıyla bir müfettişi görevlendirdi. Müfettiş, taraflarla yapılan sözleşmeler, mahkeme kararları, vekâlet ücretleri ve vesayet sürecindeki işlemler hakkında kapsamlı bir rapor hazırlayacak. Bu rapor doğrultusunda gerekiyorsa disiplin veya yargı süreci işletilebilecek.
En çok konuşulan başlıklardan biri ise vesayet ataması sonrası, yeni avukata ödenen yüksek miktardaki vekâlet ücreti oldu. Mahkeme onayıyla sözleşme imzalanan avukata verilen 128 milyon TL'lik ücret, sadece hukuk çevrelerinde değil, kamuoyunda da büyük tepki topladı. Bu tutarın hangi gerekçeyle ve hangi yasal dayanakla ödendiği ise incelemenin temel konuları arasında yer alıyor.
Olayla ilgili sosyal medyada çok sayıda hukukçu, akademisyen ve vatandaş görüş belirtti. Özellikle vasi ve bilirkişi atamalarında yargı mensuplarının takdir yetkilerinin nasıl kullanıldığı tartışma konusu oldu. Hukukçular, vasi ve bilirkişi atamalarının Adalet Komisyonları üzerinden şeffaf bir biçimde yapılması gerektiğini savunuyor. Bu tür iddiaların önüne geçmek adına süreçlerin standartlara bağlanması ve yargı bağımsızlığının korunması gerektiği vurgulanıyor.
İnan Kıraç hakkında açılan evliliğin iptali davası, iş insanının sağlık durumu ve vesayet altına alınması talepleriyle birlikte daha da karmaşık bir hâl aldı. Mahkeme sürecinde Kıraç'ın avukatları değiştirildi, daha önce birlikte çalıştığı hukukçularla olan sözleşmeleri sona erdirildi. Yerlerine ise Çorum'dan bir avukat ile yeni sözleşme yapıldığı ve bu sözleşmenin mahkeme tarafından onaylandığı belirtiliyor.
Adalet Bakanlığı ile HSK'nın devreye girmesi, davanın bundan sonraki seyrini doğrudan etkileyecek. Hazırlanacak rapor doğrultusunda yargıya müdahale olup olmadığı, usulsüzlüklerin tespiti ve kamuoyunu tatmin edecek bir açıklamanın yapılması bekleniyor. Özellikle yüksek meblağlı vekalet ücretleri ve vasi atamalarına yönelik iddialar, yargının tarafsızlığı ve şeffaflığı açısından önemli bir sınav olarak değerlendiriliyor.