Silahlı terör örgütüne üyeliğe nasıl karar verilir

Silahlı terör örgütüne üye olma suçu TCK’nın 314. Maddesi ile belirtilmiş olmasına rağmen, yargılama aşamasında hangi durumların bu suçu teşkil edeceği konusunda fikir ayrılıkları olabiliyor. Özel haberimiz ile silahlı terör örgütüne üye olma suçunu analiz edeceğiz.

Silahlı terör örgütüne üyeliğe nasıl karar verilir
Editör: adalet.tv
11 Ocak 2022 - 10:42 - Güncelleme: 11 Ocak 2022 - 17:44
Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre; Silahlı Terör örgütüne üye olmak TCK 314/1 maddesinde nitelikleri belirtilen örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyeliği; örgütün kuruluş amaçlarını faaliyet ve eylemlerini benimseyerek, gönüllü olarak hiyerarşiye dahil olmayı tercih etmek suretiyle işlenmektedir. Bu bakımdan eylemin örgüte iştirak bilinç ve iradesiyle  olması gerekir. Suç, örgüte üye olma fiilinin gerçekleştiği anda tamamlanmaktadır. Üyelik için failin örgütle organik bağ kurup (canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden) örgüt amacı doğrultusunda süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gösteren faaliyetlerde bulunması gerekir. Kurulan bağın isteyerek ve iradi olması gerekmektedir. Aynı zamanda tek taraflı fiili bir katılmanın olması halinde söz konusu suç oluşmaktadır.

Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir.

Yapılan değerlendirmeler kapsamında örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir. Belirtilen örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir.

Belirtilen örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin "suç işlemek amacı" olması aranır. Yardım fiilini işleyen failin örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmaması, yardımda bulunduğu örgütün TCK’nın 314. maddesi kapsamında silahlı terör örgütü olduğunu bilmesi, yardımın örgütün amacına hizmet eder nitelikte bulunması yardım ettiği kişinin örgüt yöneticisi ya da üyesi olması gereklidir. Yardımdan fiilen yararlanmak zorunlu değildir. Örgütün istifadesine sunulmuş olması ve üzerinde tasarruf imkânının bulunması suçun tamamlanması için yeterlidir.

Yardım fiilleri örgüte silah sağlama ve terörün finansmanı dışında tahdidi olarak sayılmamıştır. Her ne surette olursa olsun örgütün hareketlerini kolaylaştıran ve yaşantısını sürdürmeye yönelik eylemler yardım kapsamında görülebilir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 11 Kasım 1991 tarih, Esas 9-242, Karar 305) Yardım teşkil eden hareketin başlı başına suç teşkil etmesi gerekmez. Yardım bir kez olabileceği gibi birden çok şekilde de gerçekleşebilir. Ancak yardım teşkil eden faaliyetlerde devamlılık, çeşitlilik veya yoğunluk var ise örgüt üyesi olarak da kabul edilebilecektir.

Bu konuda örnek olarak Deaş Silahlı Terör Örgütü hakkında değerlendirme yapacak olursak; Irak ve Şam İslam devleti DAEŞ (İŞİD) ilk olarak Ebu Mushap EL Zerkavi’nin Usame Bin Ladin e bağlılık sözü vermesi ile 2004 yılında Irak "El Kaide" adı ile kurulmuştur, örgütün amacı, dünya üzerindeki müslüman devletlerin mevcut yönetimlerini, yıkarak yerine radikal selefi görüşler doğrultusunda bir devlet kurmaktır silahlı DAEŞ (İŞİD) terör örgütünü 10 Ekim 2013 tarih ve 28,791 sayılı resmi gazetede yayınlanan ... sayılı bakanlar kurulunun birleşmiş milletler genel konseyinin 1267 (1999), 1988 (2011) ve 1989 (2011) sayılı kararları ile listelenen kişi, kuruluş, veya organizasyonlarının tasarrufunda bulunan mal varlığının dondurulmasına ilişkin ekli kararın yürürlüğe konulması; Maliye bakanlığının 12 Eylül 2013 tarihli ve 5092 sayılı yazısı üzerine 6415 sayılı terörizmin finansmanının önlenmesi hakkında kanunun 5. Maddesine göre aldığı karar ile karara ekli listenin 80 ve 81 sayfasında El Kaide ile bağlantılı tüzel kişi kuruluş veya organizasyonlar başlıklı kısmın 21 sıra U bendinde yine "ıslamıc state in ırak end the levan" olarak terör örgütü listesine alındığı, kamuoyunda basın ve yayın organlarında İŞİD veya DAEŞ olarak isimlendirilmiştir.

DAEŞ (İŞİD) bağımsız bir yapı olarak öncelikle Irak ve Suriye ülkeleri olmak üzere başka ülkelerde de adam kaçırma adam öldürme, bombalı eylem düzenleme ve benzeri terör faaliyetlerin sürdürmeye devam etmekte olduğu, bu itibarla silahlı terör örgütü olduğu kabul edilmektedir.
Adalet.tv / analiz

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum