Kuyucaklı Yusuf kitap özeti, yazarı kimdir, konusu nedir

Sabahattin Ali tarafından yazılan Kuyucaklı Yusuf, en geniş özetiyle yazımızda.

Kuyucaklı Yusuf kitap özeti, yazarı kimdir, konusu nedir
Editör: ne nedir
01 Ağustos 2021 - 15:29
Kuyucaklı Yusuf - 1903 yılında Kuyucak köyünde bir evi eşkıyalar bastı ve karı kocayı öldürdüler. Savcı, doktor, Kaymakam Selahattin Bey olay yerine vardığında yatağın üzerinde üstleri örtülü iki insan vücudu gördü. Yanda ise diz çökmüş bir çocuk vardı. Kaymakam ona kim olduğunu sordu. O da kaymakama Etem Ağa'nın oğlu Yusuf olduğunu söyledi. Yusuf, Kaymakama burada ölüleri beklediğini söyledi. Kaymakam dikkatli baktığında Yusuf'un parmağının kanadığını gördü. Yusuf, eşkıyalarla debelenirken olduğunu söyledi. Baş parmağı yerinden kopmuştu.
Kaymakam, Yusuf'a:
Benim oğlum ol. Ben seni baban gibi severim dedi. Yusuf kabul etti ve beraber kaymakamın evine gittiler. Yusuf o gece kendini kaybederek iki gün ateşler içinde kaldı.

Kaymakamın eşi Şahinde Hanım ise Yusuf'un gelmesini hic istememişti. Şahinde'nin fikrini yükseltmek için Salahattin Bey kitap getirirdi ama ilk belirttiler karısının lüzumsuz yerlerde lügat kullanması olurdu.
Salahattin Bey' de diğerleri gibi içerdi. Kızları bile annesi ve babası arasındaki bu mesafeyi kapatamamıştı. Salahattin Bey eve geç gelir ve çok sarhoş olurdu. Şahinde ise sürekli ağlar, küçük kızı Muazzez' e dert yanardı.
Şahinde o kadar çok söylenirdi ki Yusuf bunu şaşkınlıkla izlerdi. Yusuf'u istemediğinden de bahsederdi. Ama evde sözü geçen kişi Salahattin Bey olduğu için ve oda Yusuf'u istediği için Yusuf bu söylenenlere kulak asmazdı.
Yusuf, odasında tek başına oturur dışarıyı seyrederdi. Biri içeri girdiğinde ise kitaplarla meşhurmuş gibi yapardı. Evde hislerini gösterdiği tek kişi Muazzezdi. Onu oynatır ve sürekli ilgilenirdi ama bu da Yusuf'un neşelenmesi için  yeterli olmazdı, gözü Kuyucak tarafına iliştiği zaman yine bir durgunluk gelirdi.
Yusuf'un hu durumu Salahattin Bey'in Edremit'e tayinine kadar sürdü. Edremit'te Yusuf okula başladı. Okuldan sıkılıyordu.

Evde ise ilerleyen zamanlarda Yusuf'un varlığı Şahinde'yi memnun etmeye başlamıştı. Çünkü o komşulara gittiğinde Muazzez ile ilgileniyor, Şahinde'nin gözü arkada kalmıyordu.
Seneler geçtikçe Yusuf büyümüş, yaşı 16 olmuştu. Daha az konuşmaya başlamış, okulu bitirip babasının işlerini elini almıştı.
Oradaki kişilerle iyi anlaşıyordu ama ne yaparsa yapsın şehir hayatına alışamıyordu.  Muazzez ise 10 yaşına basmıştı.
Bir gün meydanın ortasında salıncak kurulmuştu. Yusuf'un arkadaşı Ali, Yusuf ve Muazzez'de oradaydı. Ali binmek istediyse de Yusuf binmedi. Muazzez ve Ali bindiler. Bu sira da İhsan ve Şakir'de oradaydı. Şakır, zengin Hilmi Bey'in oğluydu ve yine sarhoştu.
Şakir, başındaki oyalı yemeniyi çıkarıp yanındaki Muazzez'in salıncağına attı.
Ali derhal salıncağı durdurmaya koyuldu. Şakir iyice yalpalıyordu. Yusuf inenlere siz ileri gidin dedi. Onlar ilerledikten sonra Yusuf, Şakir'e yumruk indirdi. İhsan ise Şakir'i toparlamaya çalışıyordu. Bu olaydan sonra Şakir gözünü Muazzez'e dikti.
Son zamanlarda Şahinde, Hilmi Bey'e daha çok gider olmuştu. Yanında Muazzez'i de götürüyordu. Hilmi Bey'in niyeti Muazzez ve oğlunu evlendirmekti. Olaylar böyle devam ederken diğer bir olay ise şöyle oldu.

Yusuf, zeytinliklerin orda iki kişiyi gördü. Çalışması için gelmişlerdi. Kızı dönük bakıyordi ve gözlerinde bir hüzün vardı. Kızın ismi Kübra'ydı. Yusuf ise durumlarına üzülüp çalışmalarına izin verdi. Diğer gün Kübra'nin gelmediğini gördü ve sorduğunda kişinin gelmediğini hasta olduğunu söyledi. Yusuf, evi ziyaret etmek istedi ve onlara yiyecek aldı. Eve gittiklerinde kız sanki son anda yatağa girmiş gibiydi ve sonunda dayanıp ağlamaya başladı.
Bu anne kız Hilmi tarafından yollanmış ve Yusuf'a kötülük yapmak amacı ile görev verilmişti. Annesi bunları anlattıktan sonra Yusuf onları kendi evine götürdü.
Bu sıralarda günlerden bir gün Salahattin Bey fazla içmişti. Hilmi Bey onu oyun oynamaya davet etti. Oyun sonucu Salahattin Bey fazlaca borçlandı Hilmi Bey'e. Hilmi Bey'in amacı eline koz geçirmek ve kızını istediğinde eğer vermezse elinde koz bulundurmaktı.
Baskılara dayanamayan ve borç altına giren Salahattin Bey, Muazzez'i vermeye karar verdi. Bunu duyan Yusuf, Kübra' ya her şeyi anlatmasını söyledi. 
Bütün olanları duyan Salahattin Bey, kızını vermekten vazgeçti. Ali'nin de Muazzez'de gönlü vardı. Bunu farkeden Yusuf, ondan borç istedi ve bununla Hilmi Bey'e olan borcunu kapattı. Ali'ye ise Muazzez'i onunla evlenmesi için ikna edeceğini söyledi.
Olaylar böyle devam ederken Muazzez, Yusuf'a ondan hoşlandığını söyledi. Yusuf da ondan hoşlanıyordu. Bunu nasıl Aliye açıklayacağını düşünürken bir düğünde Hilmi tarafından Ali vuruldu. Olayın üstü ise kapatıldı.
İlerleyen günlerde Yusuf, Muazzez'i kaçırdı ve nikâh kıydılar. Bunu duyan Kaymakam onları kaçtığı yerden getirdi ve Yusuf'a kendi yanında iş verdi. Yusuf burayı hiç sevmemişti. Ama yapacak başka işi de yoktu. Şahinde, ses çıkarmasa da bu evlilikten hiç memnun değildi. Hilmi Beyler'e kızımı vermediği için kızgınlık duyuyor ama bir şey diyemiyordu.
Kaymakam Salahattin Bey, vefat ettiğinde artık tüm sorumluluk Yusuf'a kalmıştı. Yeni gelen Kaymakam ise Hilmi Beyler ile ahbap olmuş ve Muazzez' e göz koymuştu. Yusuf'u işinden alıp onu at üzerinde köylerde vergi toplama görevi verdi. Bu sayede Yusuf ortalıkta çok gözükmeyecekti. Yusuf, köye gidiyor ve gittiği günler 10 gün eve dönmediği oluyordu. Geldiğinde ise yorgunluktan hiçbir şeyin farkına varamıyordu. Muazzez ise ona yalanlar söylemeye başlamıştı. Kocası üzülmesin ve onların maddi sıkıntı çektiğini öğrenmesin diye yalan söylediğini düşünerek kendini biraz rahatlatıyordu.
Yusuf'un evde olmadığı günler Muazzez tek başına oturur ve onu düşünürdü. Annesi ise yine komşulara gitmeye başlamıştı. Evdeki durum kötüydü ve para yetmiyordu. İlerleyen zamanlarda annesinin ısrarlarına dayanamayan Muazzez'de onunla komşulara Hilmi Bey'e gitmeye başladı. Kaymakam, Hilmi Bey ve Şakir onlara geliyor, Muazzez icio sarhoş olduktan sonra onu zorla öpmeye çalışıyorlardı.
Muazzez bunu Yusuf'a nasıl söyleyeceğini düşünüyordu. Günden güne sararmış ve gözlerinin altı çürümüştü. Yusuf geldiği günlerden birinde Muazzez'i görüp bir olaylar döndüğünü anladı. Bunu ona soramasa da annesine sordu. Annesi ise hep Yusuf'u suçladı ve Kaymakam'ın onlara yardım ettiğini söyledi.
Yusuf bunlara inanmasa da yine gitme vakti gelmişti. Giderken yolda Muazzez'i yalnız bırakmaması gerektiği geldi aklına. Geri dönecekken hastalandı ve köyde birinin evinde bir süre hasta olarak yattı. Kendine geldiğinde ilk iş evine dönmek oldu. Eve geldiğinde Muazzez'i de alıp kaçacaktı. Ama gördüğü manzara karşısında ne yapacağını şaşırdı. Muazzez sarhoştu. Kaymakam ve Şakir evindeydi. Yusuf ve Şakir silahlarını çıkarıp ateş etmeye başladı. Bir süre sonra etraf sessizliğe büründü. Yusuf, Muazzez'e seslendi. Muazzez'in sarhoşluğu yavaş yavaş gidiyordu. Onu aldı ve ata bindirdi. Birlikte giderken yaralandığını anladı ve dağda durdular. Sabah olmasını bekledi Yusuf. Boynu ile omzu arasında bir yerden vurulduğunu ve üzerinde onu ilk kaçırırkenki kıyafet vardı. Muazzez ölmüştü. Yusuf bir çukur kazdı ve Muazzez'i içine koydu. Ahh! diye bağırdıktan sonra yumruğunu karısını örten toprağa soktu.
Bütün üzüntüsüne rağmen başını yere eğmek istemiyordu. Matemini belli etmeden tek başına yüklenecek ve yeni be hayata doğru yürüyecekti.
Kuyucaklı Yusuf, Kuyucaklı Yusuf kitap özeti, Kuyucaklı Yusuf yazarı, Kuyucaklı Yusuf kitap inceleme  

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum