11008,07%-0,59
42,19% 0,22
48,73% 0,01
5433,84% 0,84
8953,99% 0,00
Dokuz Eylül Üniversitesi tarafından yayımlanan bir öğretim görevlisi ilanı, akademik camiada yeniden “kişiye özel ilan” tartışmalarını gündeme getirdi. Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı için açılan kadronun özel şartları, yönetmelik hükümlerine aykırı şekilde “belirli bir adayı tarif ettiği” gerekçesiyle eleştirilerin odağına yerleşti.
Türkiye’de uzun süredir tartışılan kişiye özel akademik kadro ilanları, mevzuat açık olmasına rağmen zaman zaman üniversitelerin ilan metinlerinde ortaya çıkmaya devam ediyor. Son örnek ise Dokuz Eylül Üniversitesi’nin 5 Kasım 2025 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan öğretim görevlisi ilanı oldu.
9 Kasım 2018 tarihli ve 30590 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Öğretim Üyesi Dışındaki Öğretim Elemanı Kadrolarına Yapılacak Atamalarda Uygulanacak Merkezi Sınav ile Giriş Sınavlarına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” açık bir hüküm içeriyor. Yönetmeliğin 6. maddesinin 5. fıkrası şöyle diyor:
“Yükseköğretim kurumları, bu Yönetmeliğe tabi öğretim elemanı kadro ilanlarında lisans veya lisansüstü mezuniyet alanları ile ilan edilen alana ait bilimsel, nesnel ve denetlenebilir koşullar dışında, belirli bir adayı tanımlayan özel şartlar koyamazlar.”
Bu hükme göre öğretim görevlisi ve araştırma görevlisi alımlarında ilanların bir kişiyi işaret edecek şekilde hazırlanması açıkça yasadışı. Üniversitelerin bu tür müdahaleleri idari, hukuki ve hatta cezai sorumluluk doğurabilecek nitelikte.
Eleştirilere konu olan DEÜ ilanında özel şart olarak;
“Acil servise başvuran hastaların bilgisayarlı tomografi ile ölçülen optik sinir kılıf çapının normal ve patolojik değerleri konusunda çalışması olmak.”
şartı yer aldı.
Uzmanlara göre bu şart, bilimsel bir alt alanı tarif etmekten öte “belirli bir adayın tez çalışmasını birebir tanımlıyor”. Açık kaynak taramalarında bu başlıkta yapılmış sadece bir yüksek lisans ya da uzmanlık tezi bulunduğu ve bunun da belirli bir kişi tarafından hazırlandığının görülebildiği belirtiliyor. Bu nedenle şartın genel yeterliliği değil, doğrudan o çalışmayı yapan kişiyi tanımladığı öne sürülüyor.
Bu durum, yönetmelik çerçevesinde “kişiye özel ilan” kategorisine giriyor ve ilgililer tarafından ilan metninin mevzuata aykırı olduğu ifade ediliyor.
İlanın bu haliyle yürürlüğe girmesi, yalnızca eşitlik ilkesinin ihlali anlamına gelmiyor; aynı zamanda ilgili yöneticiler için sorumluluk da doğuruyor. Mevzuat gereği ilanı hazırlayan, onaylayan veya yayımlanmasına izin veren yöneticiler hakkında:
idari işlem,
cezai süreç,
hukuki tazmin sorumluluğu
doğabileceği belirtiliyor. Yasal çerçeve, üniversite yöneticilerinin ilan süreçlerinde objektif ve ölçülebilir kriterleri esas almasını zorunlu kılıyor.
Akademik çevrelerde yapılan değerlendirmelerde, söz konusu ilan metninin “yolun başındayken” iptal edilmesi ya da şartların yeniden düzenlenmesi gerektiği dile getiriliyor. Mevzuata aykırılık gerekçesiyle ilanın düzeltilmesi halinde adaylar açısından daha eşitlikçi bir başvuru süreci oluşacağı belirtiliyor.
Kamuoyunun yakın takibe aldığı ilan hakkında şu an için üniversite yönetiminden resmi bir açıklama gelmezken, sürecin önümüzdeki günlerde Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından da değerlendirilmesi bekleniyor.