14053,03%-0,92
42,93% 0,07
50,56% 0,02
6143,12% -1,71
9936,03% -1,71
Türkiye genelinde görev yapan yaklaşık 5 milyon kamu çalışanı, artan hayat pahalılığı karşısında maaşlarının hızla erimesi nedeniyle yeni bir ücret düzenlemesi beklentisine girmiş durumda. Yüksek enflasyonun memur maaşları üzerindeki baskısı, seyyanen zam ve refah payı taleplerini yeniden gündemin üst sıralarına taşıdı. Özellikle 2026 Ocak ayında yapılacak maaş artışlarının yalnızca toplu sözleşme oranlarıyla sınırlı kalmaması gerektiği yönünde güçlü bir kamuoyu oluşmuş durumda.
Sosyal medya platformlarında artan paylaşımlar, sendikaların açıklamaları ve kulis bilgileri, memur maaşlarında ek düzenleme ihtimalinin ciddi biçimde tartışıldığını gösteriyor. Kamu görevlileri, enflasyon karşısında alım gücünü koruyacak kalıcı adımların atılmasını talep ediyor.
Gözler şimdi, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıklayacağı Aralık ayı enflasyon verilerine çevrilmiş durumda. Açıklanacak oran, yalnızca 6 aylık enflasyon farkını netleştirmekle kalmayacak; aynı zamanda olası refah payı ve seyyanen zam ihtimallerinin de önünü açabilecek. Ekonomistler ve sendika temsilcileri, açıklanacak verilerin ardından yeni bir maaş düzenlemesinin gündeme gelmesini bekliyor.
Uzun süredir kamu personel rejiminde köklü değişiklikler konuşulurken, kısa vadede memurlara nefes aldıracak formüller de masaya yatırılmış durumda. Kulislerden sızan bilgilere göre, 2026 Ocak ayında toplu sözleşme artışına ek olarak refah payı verilmesi seçeneği ciddi şekilde değerlendiriliyor. Bu adımın temel amacının, enflasyonun yol açtığı gelir kaybını kısmen de olsa telafi etmek olduğu ifade ediliyor.
Zamlı maaşların 15 Ocak’ta hesaplara yatırılması beklenirken, bu tarihe kadar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yetkili sendikalarla yapacağı görüşmeler büyük önem taşıyor. Özellikle seyyanen zam talebinin bu görüşmelerde güçlü şekilde dile getirileceği, karar sürecinin son haftalarda hız kazanabileceği belirtiliyor.
Son yıllarda hızla yükselen enflasyon, kamu çalışanlarının maaşlarında ciddi bir reel gelir kaybına yol açtı. Toplu sözleşme zamlarının, açıklanan enflasyon oranlarının gerisinde kalması, memurların temel giderlerini karşılamakta zorlanmasına neden oluyor. Kira fiyatları, ulaşım giderleri, gıda ve enerji maliyetleri, kamu görevlilerinin bütçesini zorlayan başlıca kalemler arasında yer alıyor.
Bu tablo, “ücret adaleti” tartışmalarını da beraberinde getiriyor. Aynı unvana sahip personelin farklı kurumlarda farklı maaşlar alması, kamu çalışanlarının en çok eleştirdiği konuların başında geliyor.
Avukat Bülent Cansu, kamu personelinin özlük haklarının güncel ekonomik koşullara göre yeniden ele alınması gerektiğine dikkat çekerek, özellikle Adalet Hizmetleri Sınıfı için kapsamlı bir düzenleme beklentisini dile getirdi. Hâkim ve savcılardan yazı işleri personeline, icra memurlarından ceza infaz kurumlarında görev yapan personele kadar geniş bir kesimin ağır iş yükü altında çalıştığını belirten Cansu, 2026 yılında bu alanda somut adımlar atılmasını beklediklerini ifade etti.
Üst düzey yöneticilere yönelik gündeme gelen ve yaklaşık 30 bin liralık seyyanen zam içeren teklifin, kamuoyundan gelen tepkiler sonrası rafa kaldırılması, daha kapsayıcı bir model arayışını hızlandırdı. Edinilen bilgilere göre, dar bir kesimi ilgilendiren düzenlemeler yerine tüm kamu personelini kapsayan, adil ve sürdürülebilir bir maaş sistemi üzerinde çalışılıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla, maaş yapısı ve özlük haklarını kapsayan geniş ölçekli bir reform hazırlığının hız kazandığı kulislere yansıyor.
Yeni modelin; öğretmenler, sağlık çalışanları, teknik personel ve idari kadrolar dâhil olmak üzere tüm kamu görevlilerini kapsaması hedefleniyor. Amaç, geçici düzenlemeler yerine uzun vadeli ve dengeli bir ücret sistemini hayata geçirmek. Ayrıca yıl içerisinde vergi dilimleri nedeniyle net maaşların düşmesi sorununa da çözüm üretilmesi planlanıyor.
Bazı kamu kurumlarında görülen sessiz ve sembolik tepkiler, beklentilerin ne denli yüksek olduğunu ortaya koyuyor. Memur-Sen, Türkiye Kamu-Sen ve KESK gibi sendikaların yürütülecek istişarelerde belirleyici rol üstlenmesi bekleniyor. Sendikalar, seyyanen zam, vergi düzenlemesi ve kapsamlı reform paketini ortak talep olarak masaya taşıyor.
Gazeteci Şamil Tayyar’ın değerlendirmelerine göre, bütçe disiplini ve tasarruf politikaları süreci yavaşlatabilir; ancak 2026 yılı boyunca reform adımlarının hız kazanarak TBMM gündemine gelmesi öngörülüyor. Düzenlemenin yasalaşması halinde, yeni sistemin 1 Ocak 2027 itibarıyla yürürlüğe girmesi bekleniyor.
Tüm bu gelişmeler, milyonlarca memur için hem 15 Ocak maaşlarını hem de 2026 ve sonrasına dair kapsamlı reform sürecini kritik hale getiriyor.