10594,62%1,02
40,59% 0,02
46,59% -0,62
4336,48% -0,07
6950,79% -0,03
Ankara merkezli yürütülen dev sahte diploma soruşturması, akademik dünyada deprem etkisi yarattı. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ile Yükseköğretim Kurulu (YÖK) sistemlerine sızılarak oluşturulan sahte belgelerle, 400 akademisyenin usulsüz şekilde atandığı ortaya çıktı. Soruşturma kapsamında 65 zanlı hakkında 5 ila 50 yıl arasında değişen hapis cezaları talep edildi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın koordinesinde yürütülen soruşturma, Türkiye'de kamu kurumlarındaki dijital güvenlik açıklarını bir kez daha gündeme taşıdı. Yürütülen çalışmalar sonucunda, üst düzey bürokratlara ait e-imzaların yasa dışı yollarla kopyalanarak, sahte diplomaların hazırlandığı belirlendi. Bu diplomalarla üniversitelerde görev alan 400 akademisyenin atamaları şüpheli ilan edildi.
İddialara göre, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı, başkan yardımcıları, YÖK Eğitim Öğretim Daire Başkanı ve 14 farklı üniversitenin öğrenci işleri daire başkanları ile personellerine ait elektronik imzalar yasa dışı şekilde çoğaltıldı. Bu e-imzalar aracılığıyla 39 adet sahte diploma hazırlandı.
Hazırlanan sahte belgeler, özellikle akademik kadrolara yapılan atamalarda kullanıldı. Atamaların ardından birçok kişi üniversitelerde görev yapmaya başladı. Ancak yapılan incelemeler, bu kişilerin belgelerinin geçersiz ve usulsüz olduğunu gözler önüne serdi.
Soruşturmanın en dikkat çeken bulgularından biri ise 6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde hayatını kaybeden avukatların bilgilerinin sistemden silinerek, bu kişilerin yerine sahte diploma başvurularının yapılması oldu. Zanlılar, depremzede avukatların sicil bilgilerini sildikten sonra, bu boşluklara yeni diploma talepleri yerleştirdi.
Yetkililer, bu yöntemle hem dikkat çekmeden hem de belge üretim sürecini kolaylaştırarak birçok kişiyi sisteme kaydetmeyi başardıklarını belirtti.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma neticesinde, aralarında kamu personelleri, aracılar ve diploma talepleri bulunan kişilerin de yer aldığı 65 şüpheli hakkında dava açıldı. İddianamede, şüpheliler için 5 yıldan başlayarak 50 yıla kadar hapis cezası talep edildi.
Savcılık, bu olayın sadece bireysel bir sahtecilik vakası olmadığını, aynı zamanda kamu güvenliğini tehdit eden organize bir yapı olduğunu belirtti. Elektronik imza sistemlerine izinsiz erişimin, belge sahteciliği ile birlikte Türk Ceza Kanunu’nun birçok maddesini ihlal ettiği ifade edildi.
Mayıs ayında da sahte sürücü belgesi ve diploma düzenledikleri iddiasıyla 134 kişi hakkında dava açılmıştı. Bu davaların ardından başlayan yeni soruşturma, sorunun ne kadar yaygın ve sistematik hale geldiğini ortaya koydu. Özellikle kamu kurumlarında belge doğrulama ve elektronik imza güvenliğine yönelik zafiyetler, bu tür suistimallerin önünü açtı.
Uzmanlar, yaşanan bu gelişmelerin ardından, Türkiye'deki tüm kamu kurumlarının belge doğrulama ve kimlik teyit sistemlerini yeniden gözden geçirmesi gerektiğini vurguluyor. Özellikle e-imza altyapılarının çok daha güvenli hale getirilmesi, personel eğitimlerinin artırılması ve dijital takip sistemlerinin güçlendirilmesi gerektiği ifade ediliyor.
Sahte diploma skandalı, sadece eğitim camiasını değil, kamu güvenliğini ve toplumsal adaleti de yakından ilgilendiriyor. 400 akademisyenin geleceğiyle ilgili süreç titizlikle yürütülürken, dava süreci ve verilecek cezalar kamuoyunda dikkatle takip ediliyor.
Yetkililerin bundan sonraki süreçte benzer girişimlere karşı çok daha sert önlemler alması ve özellikle yükseköğretim kurumlarında belge kontrol sistemlerini sıkılaştırması bekleniyor.