10345,13%1,75
40,07% 0,07
46,85% -0,22
4275,42% 0,22
6833,05% 0,21
Sosyal medya hesabından paylaşım yapan Yıldız, tutuklama gibi özgürlüğü kısıtlayıcı tedbirlerin yalnızca "çok zorunlu" durumlarda uygulanması gerektiğine vurgu yaptı.
Feti Yıldız, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarındaki ceza muhakemesi uygulamalarına atıf yaparak, 1926 yılında yürürlüğe giren ve Alman Ceza Muhakemesi Kanunu'ndan uyarlanan düzenlemelerin birey hak ve özgürlüklerini öncelediğini belirtti. Yıldız şu ifadelere yer verdi:
“Bu düzenlemeler, adil yargılanma hakkı ve insan özgürlüklerine uygun olarak maddi gerçeğe ulaşma sürecini şekillendirir. Tutuklama gibi hürriyeti kısıtlayıcı önlemler, ancak zorunlu ve gecikmesinde sakınca bulunan hallerde uygulanmalıdır. Bu yetki son çare olarak kullanılmalı, keyfiyet barındıran 'formül gerekçeler' kabul edilmemelidir.”
Paylaşımında Osmanlı tarihinden dikkat çeken bir örneğe de yer veren Yıldız, İstanbul’un fethinden sonra yaşanan ve adaletin üstünlüğünü ortaya koyan bir olayı hatırlattı. Fatih Sultan Mehmet’in, kolunu kestirdiği Rum mimarın şikâyeti üzerine Kadı Hızır Bey tarafından mahkemeye çağrıldığını aktaran Yıldız, şu sözleriyle örneği anlattı:
“Fatih, Kadı Hızır Bey’in huzurunda ifade vermek üzere ayağa kalkar ve sonunda haksız bulunduğunda, hükmü sükûnetle karşılar. Hızır Bey’i 'Allah’tan korktuğu' için tebrik eder. Bu, adaletin yüceliğini anlatan tarihe geçmiş bir örnektir.”
Feti Yıldız’ın bu mesajı, özellikle bazı CHP’li belediye başkanlarının tutuklu yargılandığı dönemde geldiği için siyasette dikkat çekici bir çıkış olarak değerlendirildi. Yıldız’ın "hürriyeti kısıtlayan önlemler ancak istisnai durumlarda uygulanmalıdır" vurgusu, güncel yargılamalarla ilgili yorumlara da zemin hazırladı.