14202,09%-0,67
42,71% 0,05
50,33% 0,25
5897,25% -0,19
9493,51% -0,48
Türkiye’de yaklaşık 5 milyon kamu çalışanını yakından ilgilendiren maaş düzenlemeleri yeniden gündemin ilk sıralarına yükseldi. 2025 yılına yaklaşılırken; enflasyon farkı, seyyanen zam ve refah payı başlıkları etrafında yürütülen tartışmalar, memur maaşlarında köklü bir değişimin habercisi olarak değerlendiriliyor. Edinilen bilgilere göre hükümet, kamu personel sistemini bütüncül biçimde ele alacak kapsamlı bir reform için hazırlıklarını sürdürüyor.
Son yıllarda hızla yükselen enflasyon karşısında kamu çalışanlarının maaşlarının ciddi biçimde erimesi, geçim sıkıntısını daha görünür hale getirdi. TÜİK tarafından açıklanan veriler doğrultusunda ortaya çıkan enflasyon farkının, 6 aylık toplu sözleşme zamlarını aşması, memurların reel gelir kaybını net biçimde ortaya koydu. Bu durum, uzun süredir dile getirilen “maaşta adalet” tartışmalarını yeniden alevlendirdi.
Avukat Bülent Cansu konuyla ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı: “kamuda görev yapan milyonlarca memur arakdaşımızın özlük haklarında ciddi bir düzenleme yapılması gerekmektedir. Özellikle Adalet Bakanlığı bünyesinde adliyelerde, cezaevlerinde, icra dairelerinde ve denetimli serbestlik müdürlüklerinde görev yapan hakiminden savcısına, yazı işleri müdüründen katibine kadar tüm kamu personeli ağır iş yükü altında mesai merfumu gözetmeden çalışmaktadır. Adalet camiasının paydaşları için Adalet Hizmetleri Sınıfı başta olmak üzere gerekli çalışmaların 2026 yılında tamamlanmasını umut ediyoruz.”
Tartışmaların merkezinde yer alan ve üst düzey devlet yöneticilerine 30 bin TL seyyanen zam öngören düzenleme, kamuoyundan gelen yoğun tepkiler üzerine geri çekildi. Ancak bu adım, yalnızca sınırlı bir zam teklifinin iptali olarak değerlendirilmedi. Aksine, dar kapsamlı düzenlemeler yerine tüm kamu personelini kapsayan daha geniş bir reform sürecinin kapısını araladığı yorumları yapıldı.
Cumhurbaşkanı’nın doğrudan talimatıyla, yaklaşık 5 milyon memuru kapsayacak yeni bir maaş ve personel sistemi üzerinde çalışmalara başlandığı ifade ediliyor. Hedefin, yıllardır eleştirilen ücret dengesizliklerini ortadan kaldırmak ve kalıcı bir yapı oluşturmak olduğu belirtiliyor.
Kulislere yansıyan bilgilere göre, üzerinde çalışılan yeni model öğretmenlerden sağlık çalışanlarına, teknik personelden idari kadrolara kadar tüm kamu görevlilerini kapsayacak şekilde planlanıyor. Böylece yalnızca belirli unvanlara yönelik geçici artışlar yerine, uzun vadeli ve sürdürülebilir bir ücret dengesi kurulması amaçlanıyor.
Memurlar ise yalnızca maaş artışı değil, vergi dilimleri ve kesintiler konusunda da düzenleme talep ediyor. Özellikle yıl içinde üst vergi dilimine girilmesi nedeniyle maaşların net olarak düşmesi, kamu çalışanlarının en çok şikâyet ettiği başlıklar arasında yer alıyor.
Son dönemde bazı kamu kurumlarında görülen sessiz ve sembolik protestolar, sahadaki beklentinin ne kadar yükseldiğini gözler önüne serdi. İş bırakmadan gerçekleştirilen bu eylemler, maaşların enflasyon karşısında hızla değer kaybetmesine ve aynı unvana sahip personelin farklı kurumlarda ciddi gelir farklarıyla çalışmasına dikkat çekiyor. Bu tablo, reform taleplerinin temel gerekçeleri arasında gösteriliyor.
Gazeteci Şamil Tayyar da konuya ilişkin değerlendirmesinde, Cumhurbaşkanı’nın meseleyi yalnızca üst düzey yöneticilere yapılacak bir artış olarak görmediğini belirterek, kamu personel sisteminin tamamını kapsayan köklü bir dönüşüm istediğini ifade etti. Tayyar’a göre, bütçe dengeleri ve tasarruf politikaları nedeniyle sürecin kısa vadede yavaş ilerlemesi mümkün olsa da, 2026 yılı boyunca çalışmaların hız kazanarak Meclis gündemine taşınması bekleniyor.
Kapsamlı reform çalışmaları sürerken, kısa vadede memurların alım gücünü korumaya yönelik ek adımlar da gündemde. Bu çerçevede, 2026 Ocak ayında toplu sözleşme zammına ilave bir refah payı verilmesi ihtimali öne çıkıyor. Yüksek enflasyonun kamu çalışanlarının reel gelirlerinde yarattığı kaybın, bu yolla kısmen telafi edilmesi hedefleniyor.
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı görüşmede, unvan bazlı ve dar kapsamlı zamların yeni adaletsizlikler doğurabileceğine dikkat çektiği öğrenildi. Sendikalar, yalnızca belirli kesimleri kapsayan artışlar yerine, tüm kamu görevlileri ve emeklileri içine alan seyyanen zam ve kapsamlı bir reform talep ediyor.
Önümüzdeki süreçte Memur-Sen, Türkiye Kamu-Sen, KESK ve diğer sendikalarla yapılacak görüşmelerin, reformun nihai şeklini belirlemesi bekleniyor. Müzakerelerin ardından ortaya çıkacak taslağın 2026 yılı içinde TBMM’ye sunulması, yasalaşması halinde ise yeni maaş ve personel sisteminin 1 Ocak 2027 itibarıyla yürürlüğe girmesi öngörülüyor.
Yaklaşık 5 milyon memuru doğrudan etkileyecek bu süreç, kamu yönetiminde ücret adaleti ve çalışma barışı açısından kritik bir dönemeç olarak görülüyor. Memurlar ise şimdiden iki başlığa odaklanmış durumda: 2026 Ocak’ta verilebilecek refah payı ve kapsamlı kamu personeli reformunun ayrıntıları.