11468,07%1,54
41,42% 0,13
48,87% 0,03
5001,11% 0,36
8115,23% 0,00
Türkiye gündemini uzun süredir meşgul eden suç örgütü soruşturmaları kapsamında dikkat çekici bir gelişme yaşandı. Daha önce verilen takipsizlik kararları nedeniyle iki savcı hakkında Yargıtay’da “Görevi Kötüye Kullanma” suçundan dava açıldığı ortaya çıktı. Hakim karşısına çıkan savcılar, suçlamaları reddederek savunmalarını yaptı. Dosya Ankara'nın en büyük organize suç örgütü davasına ait.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 2023 yılında yürütülen soruşturmalar kapsamında geniş çaplı bir operasyon düzenlemiş ve örgüt üyeleri hakkında iddianame hazırlamıştı. Söz konusu iddianamede, geçmişte aynı örgütle ilgili yürütülen ve takipsizlikle sonuçlanan dosyalar da değerlendirildi.
Bu dosyalardan birinde, mağdurun örgüt tarafından kaçırıldığı, darp edildiği ve dişlerinin söküldüğü iddiaları yer aldı. Ancak dönemin savcısı, delillerin “soyut ve çelişkili” olduğu gerekçesiyle 2018’de takipsizlik kararı vermişti. Diğer bir dosyada ise örgüt faaliyetlerine ilişkin teknik takip ve iletişim dinlemelerinden elde edilen delillere rağmen, suçun oluşmadığı gerekçesiyle 2020’de takipsizlik kararı verildi. Ayrıca, dinlemeler sonucu elde edilen çok sayıda ses kaydının imha edilmesi yönünde talimat verilmişti.
Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun izin süreci sonrasında iki savcı hakkında Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nde dava açıldı. Ankara Batı 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin hazırladığı “son soruşturma kararı”nda, verilen takipsizlik kararlarının etkin bir soruşturma yürütülmeden ve mevcut deliller göz ardı edilerek alındığı ifade edildi.
Kararda, savcıların soruşturmalarda iletişim tespiti ve teknik izleme gibi yöntemlere başvurmadığı, mevcut delillerin değerlendirilmeden karar verildiği vurgulandı. Ayrıca, örgütün varlığını gösteren tape kayıtları, DVD’ler ve tutanakların imha edilmesi talimatı da eleştirilen noktalar arasında yer aldı.
Savcılar ise savunmalarında, kararlarını o dönemki dosya kapsamındaki delillerle sınırlı olarak verdiklerini, kimseyle bağlantıları olmadığını ve herhangi bir talimat almadıklarını öne sürdü. Bir savcı, o dönemde yeterli mesleki tecrübeye sahip olmadığını belirtirken, diğer savcı ise takipsizlik kararının tamamen mevcut dosya üzerinden verildiğini savundu.
Davanın ilk duruşması 9 Eylül’de Yargıtay’da yapıldı. Duruşmada farklı savcılar tanık olarak dinlendi. Mahkeme heyeti, örgütle ilgili açılmış diğer dava dosyalarının incelenmesine karar vererek duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.
Bu dava, geçmişte verilen takipsizlik kararlarının yargı denetimine taşınması bakımından kritik bir önem taşıyor. Hukuk çevrelerinde, bu sürecin benzer dosyalar için de emsal teşkil edebileceği yorumları yapılıyor.