9948,51%5,78
39,81% -0,22
46,84% -0,04
4220,25% 0,48
6644,83% -1,42
Hükümlüler arasında, birden fazla cezanın bir araya getirilerek infaz edilmesine halk arasında “cerrahi içtima” denilmektedir. Ancak bu ifade hukuki terminolojide yer almamakta, resmi olarak “içtima” terimi kullanılmaktadır.
7242 sayılı Kanun öncesinde, içtima kararları asliye ceza mahkemeleri ve ağır ceza mahkemeleri tarafından alınırken, 1 Eylül 2020’den itibaren bu kararlar ve infaz işlemleri infaz hakimlikleri tarafından verilmektedir. Bu düzenleme ile infaz süreçlerinde önemli bir yetki değişikliği yapılmıştır.
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfaz Hakkında Kanun’un 99. Maddesine göre (5275 sayılı Kanun), 1 Haziran 2005 sonrası işlenen suçlara ait cezalar içtima kapsamına girer. Birden fazla cezanın toplama kararı infaz hakimliğinden talep edilir. Ayrıca 7242 sayılı Kanun ile adli para cezalarından çevrilen hapis cezaları da içtima kapsamına alınmıştır.
Özetle, adli para cezasından hapse çevrilen ve ceza infaz kurumunda infaz aşamasına gelen cezalar da toplama kararına dahildir.
2005 öncesi suçlar için içtima kararı, 765 sayılı Kanun’un 73. Maddesi kapsamında duruşmalı olarak yapılır.
2005 sonrası suçlarda ise içtima kararı, dosya üzerinden duruşmasız olarak verilmektedir.
5275 sayılı Kanun’un 101. Maddesine göre:
Cezaların toplanması yetkisi, en fazla ceza hükmeden mahkemenin bulunduğu yer infaz hakimliğine aittir.
Eğer birden fazla infaz hakimliği yetkili ise, son hükmü veren mahkemenin bulunduğu yer infaz hakimliği karar verir.
Örnek yetki dağılımı şu şekildedir:
Yargıtay tarafından ilk derece mahkemesi sıfatıyla verilmişse, yetki Ankara infaz hakimliğindedir.
Bölge adliye mahkemesi tarafından verilmişse, yetki o bölgenin bulunduğu il infaz hakimliğine aittir.
Bölge adliye mahkemesi duruşma açarak karar vermişse, yetki ilk derece mahkemesinin bulunduğu yer infaz hakimliğine verilir.
Ayrıca verilen kararlara karşı itiraz yoluna başvurulabilir.
Toplanan cezalar infaz edilirken, 5275 sayılı Kanun’un 107 ve 108. Maddelerinde belirtilen infaz süreleri ve koşullu salıverilme şartları göz önünde bulundurulur. Örneğin; adli hırsızlık suçundan 100 yıl hapis cezası alan bir hükümlünün ceza infaz kurumunda kalma süresi yaklaşık 28 yıldır.
Bazı cezalar ise toplama kararı kapsamına alınmaz. Bunlar arasında:
İkinci kez mükerrir olan ilamlar,
Koşullu salıverilmenin geri alınması cezaları,
Disiplin ve tazyik hapis cezaları
yer almaktadır. Bu cezalar, hükümlünün diğer cezaları ile birlikte infaz edilmediği için hükümlü açık ceza infaz kurumu ve denetimli serbestlikten faydalanamayabilir. Bu durum hükümlünün aleyhine sonuç doğurur.
Sonuç olarak, infaz sürecinde cezaların toplanması ve infazının hukuki altyapısı 7242 sayılı Kanun ile yeniden şekillenmiş, içtima kararlarının infaz hakimlikleri tarafından verilmesi uygulaması getirilmiştir. Bu sistemle birlikte ceza infazında daha düzenli ve hukuki süreç işletilmektedir.
(Kaynak: adalet.tv / Özel Haber)