10974,26%-0,58
40,71% 0,01
47,32% -0,04
4383,63% 0,20
7040,58% 0,00
Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) çerçevesinde yürütülen soruşturma ve kovuşturma süreçlerinde müdafi ve vekillerin rolü, şüpheli ve mağdurun haklarının korunması açısından hayati önem taşımaktadır. Avukatların bu süreçlerde dikkat etmesi gereken başlıca hususlar, ifade ve sorgu aşamalarından tutuklama taleplerine kadar geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır.
İfade Alma ve Sorgu Usulleri: CMK’nın 148. maddesi uyarınca, şüphelinin ve sanığın beyanları özgür iradelerine dayanmalıdır. Kötü davranma, işkence, ilaç verme, aldatma, cebir veya tehditte bulunma gibi eylemler yasaktır. Kanuna aykırı yollarla elde edilen ifadeler delil olarak değerlendirilemez.
İfade Öncesi Hazırlık: İfade verilmeden önce şüphelinin müdafi veya mağdurun vekili, taraflar arasında bilgi alışverişi yapmalı ve müvekkilini bilgilendirmelidir. Bu, müdafinin sorgu öncesinde müvekkiline olası sorular ve yasal hakları hakkında bilgi vermesi anlamına gelir.
Sorgu Aşaması: Sorgu, şüphelinin tutuklanmaya veya adli kontrole sevk edilip edilmeyeceği konusunda yapılan bir değerlendirmedir. Müdafi, sorguda şüphelinin yanında yer alır ve haklarını savunur. Özellikle cinayet, uyuşturucu ticareti gibi ağır suçlarda müdafinin aktif rolü çok önemlidir.
Kollukta İfade: Kollukta ifade alınırken, müdafinin ifade alma süreci boyunca müvekkilinin yanında bulunması önemlidir. Bazı durumlarda kollukta ifade alınmadan doğrudan savcılıkça veya mahkemece ifade alınması gerektiği belirtilmektedir. CMK 148/5 maddesi, aynı olayla ilgili yeniden ifade alınması ihtiyacı doğarsa bu işlemin ancak Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılabileceğini belirtmektedir.
Tutuklama Talebine İtiraz: Savcılığın tutuklama talebi durumunda avukat, bu talebe itiraz edebilecek güçlü gerekçeler sunmalıdır. Bu gerekçeler arasında şüphelinin suç işlediğine dair kuvvetli suç şüphesinin bulunmaması, delillerin yetersizliği, tutuklamanın ölçülü olmaması, şüphelinin sabit ikametgah sahibi olması ve kaçma veya saklanma şüphesinin bulunmaması yer alır.
Tutuklama Kararı ve Alternatifleri: Hakim, tutuklama talebini değerlendirirken çeşitli kararlar verebilir:
Tutuklama talebini kabul ederek şüphelinin tutuklanmasına karar verebilir.
Tutuklama talebini kabul edip bazı şüphelileri tutuklayıp bazılarını serbest bırakabilir.
Tutuklama talebini tamamen reddederek şüpheliyi serbest bırakabilir veya birkaç adli kontrol tedbiri ile serbest bırakılmasını talep edebilir.
Adli Kontrol Sevk Halinde: Bazı durumlarda şüpheli tutuklanmak yerine adli kontrole sevk edilebilir. Bu durumda müdafi, şüphelinin tutuklanmasının yerine adli kontrol tedbirlerinin yeterli olacağını savunur. Adli kontrol, soruşturma yapılmadan sulh ceza hakimliğine sevk edilerek de uygulanabilir.
Örnek Müdafi Beyanı: Avukat, tutuklama talebine itiraz ederken müvekkili adına somut delillere dayanmalıdır. Örneğin, müvekkilin sabit ikametgah sahibi olduğunu, kaçma şüphesinin bulunmadığını ve tutuklanması halinde ailesinin mağdur olacağını belirten bir beyan sunabilir. Bu beyanlar, tutuklama tedbirinin ölçülü olmadığına işaret eder.
Sonuç: Avukatların CMK sorguları ve tutuklama süreçlerinde dikkatli, hazırlıklı ve yasalara uygun bir şekilde hareket etmesi, müvekkillerinin haklarını en iyi şekilde korumasını sağlar. Bu süreçlerde müdafinin etkin rolü, adil yargılanma hakkının temel bir güvencesidir.