Uyuşturucu madde ticareti soruşturmalarında, kolluk ve savcılık tarafından dosyaya sıklıkla "örgüt" şüphesi eklenmesi, hukukçuların en çok eleştirdiği uygulamalardan biri hâline geldi. Uzmanlara göre bu yaklaşım, hem hatalı nitelendirmelere hem de sanıklar açısından çok daha ağır yaptırımlarla karşılaşılmasına yol açıyor.
Ceza hukukunda örgüt suçu, geniş yorumlanması yasak olan ve yalnızca sıkı koşullar altında var kabul edilen bir suç tipi. Yargıtay da bu nedenle, bir yapının "suç örgütü" sayılabilmesi için mutlaka bulunması gereken üç temel ölçüt belirlemiş durumda.
Yargıtay'ın Aradığı Üç Temel Unsur
Hiyerarşik Yapı Şartı
Yargıtay'a göre birkaç kişinin bir araya gelmesi örgüt varlığı için yeterli değil. Yapının emir–komuta ilişkisini, iş bölümü ve örgütsel düzeni içermesi gerekiyor. Bu durum soyut iddialarla değil, somut ve güvenilir delillerle desteklenmek zorunda.
Süreklilik ve Devamlılık
Tek seferlik uyuşturucu alışverişleri, kısa süreli işbirlikleri veya tesadüfi temaslar örgüt kapsamında değerlendirilemiyor. Yargıtay kararlarında altı çizilen temel nokta şöyle özetleniyor:
"Devamlılık taşımayan birliktelik örgüt olarak kabul edilemez."
Suç İşleme Amacı
Birlikteliğin kuruluş nedeni doğrudan suç işlemek olmalıdır. Akrabalık bağı, arkadaşlık ilişkisi, mahalle çevresi, ortak sosyal ortam veya rastlantısal görüşmeler örgüt amacının kanıtı olarak yorumlanamaz.
Bu üç koşuldan biri dahi gerçekleşmezse, hukuken örgüt suçu oluşmuş sayılmıyor. Yargıtay'ın tutumu açık:
"Örgüt yoksa örgüt suçundan mahkûmiyet kurulamaz."
Her Birliktelik Örgüt Değildir
Ceza yargılamalarında "örgüt" nitelendirmesinin genişletilmesi, hem maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasını hem de adil yargılanma hakkını riske atan bir yaklaşım olarak değerlendiriliyor. Aynı ortamda bulunmak, telefonla iletişim kurmak veya birbirini tanıyor olmak tek başına örgüt yapılanmasına işaret etmiyor.
Uzmanlara göre, örgüt suçunun varlığından bahsedilebilmesi için tüm unsurların eksiksiz şekilde, açık ve somut delillerle ispatlanması gerekiyor.
Uyuşturucu suçlarında örgüt iddiası, yalnızca kanıtlarla desteklenen ve Yargıtay'ın belirlediği kriterleri taşıyan dosyalarda geçerlilik kazanabiliyor. Aksi hâlde yapılan her geniş yorum, ceza adaletini zedeliyor ve yanlış mahkûmiyetlerin önünü açıyor.