Mesane kanserinde erken teşhis için yeni biyobelirteçler araştırılacak

ABONE OL

- Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Banu İskender'in üç araştırmacıyla mesane kanserinin erken evrede belirlenmesi için geliştirdiği proje, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığınca desteklenmeye hak kazandı - Doç. Dr. Banu İskender: - "Hücrenin protein birimlerindeki değişikliklerini, proteomik yöntemlerle tanımlayacağız. Bu tanımlama sonrası normal bir hücreyle kanserleşmiş bir hücre arasındaki içerik farkını göreceğiz. Buradan da ne farklılaştı da bu hücre kanserleşen hücre oldu? Bunu bize bu belirteçler gösterecek"

SEFA TETİK - Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Tıp Fakültesi akademisyenleri, mesane kanserinde erken teşhis için yeni biyobelirteçlerin araştırılmasına yönelik proje geliştirdi.

Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Banu İskender'in yürütücülüğünü yaptığı, Prof. Dr. Murat Kasap, Doç. Dr. Gürler Akpınar ve Dr. Mehmet Sarıhan'ın araştırmacı olarak yer aldığı proje, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığınca desteklenmeye değer bulundu.

Proje kapsamında mesane kanserinin erken evrede belirlenmesi için yeni biyobelirteçlerin (kanda, diğer vücut sıvılarında ve dokularda normal ya da anormal bir süreci belirten molekül) araştırılmasına yönelik 2 yıl boyunca çalışma yürütülecek.

Doç. Dr. Banu İskender, AA muhabirine, mesane kanserinin dünyada ve Türkiye'de sıklıkla görülebilen kanser türü olduğunu söyledi.

Proje çerçevesinde uygulanacak proteomik (organizmadaki proteinleri inceleme yöntemi) analizle tek bir tümör evresinin anlık görüntüsünü tespit etmekten ziyade yeniden programlamayla farklı tümör evrelerindeki dinamik değişimlerin yansıtılmasını hedeflediklerini kaydetti.

İskender, yaygın şekilde görülen mesane kanserinin erken teşhisinin önemine işaret ederek, şöyle devam etti:

Kanser hücreleri normalde yeniden programlamaya açık hücreler değildir. Bunları yeniden programlamak da zordur. Proje kapsamında kanser hücrelerini yeniden programlayarak kanser oluşumunun ilk başladığı evreye, normal hücre durumuna geri döndürmeye çalışacağız. Hücrenin protein birimlerindeki değişikliklerini, proteomik yöntemlerle tanımlayacağız. Bu tanımlama sonrası normal bir hücreyle kanserleşmiş bir hücre arasındaki içerik farkını göreceğiz. Buradan da ne farklılaştı da bu hücre kanserleşen hücre oldu? Bunu bize bu belirteçler gösterecek.

- Yeni tedavi yaklaşımlarına yönelik de veri elde edeceğiz

Aday belirteç listesinin oluşmasıyla buna yönelik tasarlanabilecek kitlerin erken tanıda ve rutin taramalarda kullanılabileceğinin öngörüldüğünü anlatan İskender, Mesane kanserinde şu anda rutin taramada kullanılan böyle bir kit yok. Ayrıca tüm protein içeriğini göstermeye çalıştığımız için yeni tedavi yaklaşımlarına yönelik de veri elde edeceğiz. Yani agresifleşen, metastaz yapma potansiyeli kazanan hücrede hedefli tedaviye yönelik kullanılabilecek farklı belirteçler var mıdır, bunlara özgü antikorlar tasarlanabilir mi sorularıyla araştırmalarımıza devam edeceğiz. ifadelerini kullandı.

İskender, biyobelirteçler sayesinde kanserin erken teşhisine önemli katkı sağlanacağını dile getirerek, Kanseri kas dokusuna invaze (sirayet etme) olamadan tespit edebiliyorsanız yönetimi daha kolay oluyor. Farklı kanser tiplerinde de aynı şeyden bahsedebiliyoruz. Takibi daha kolay olabiliyor ama kas dokusunu aşıp farklı organlara yayılmaya başladığında artık onun önünü almak gerçekten zor olabiliyor. Erken teşhis çok önemli, tedavi ve hastalığı baskılamak adına çok önemli diyebiliriz. diye konuştu.