Milyonlarca memur enflasyon karşısında düşen alım güçlerinin iyileştirilmesi için sosyal medya üzerinden veya sendikalar aracılığı ile yetkililere seslerini duyurmaya çalışarak 2026 yılı ocak ayında zamlı maaşlarına ilave olarak seyyanen zam veya refah payı ödemesi eklemesi yapılmasını da istiyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz yıllarda memurların taleplerine kulak vererek çalışma yapılmasını istemişti.
Önümüzdeki hafta Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıklayacağı aralık ayı enflasyon verileri, milyonlarca memurun maaş artışını netleştirecek. 15 Ocak'ta hesaplara yatacak zamlı maaşlar öncesinde kamu çalışanlarının beklentileri yeniden ülke gündeminin merkezine oturdu. Uzun süredir özellikle seyyanen zam talebini sosyal medya ve sendikalar aracılığıyla dile getiren devlet memurları, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yetkili sendika temsilcileriyle yaptığı görüşmeden çıkacak sonuçlara odaklanmış durumda. Kulislere yansıyan bilgilere göre, 15 Ocak tarihine kadar somut bir adım atılması ihtimali masada duruyor.
2025'e sayılı günler kala, yaklaşık 5 milyon kamu görevlisini ilgilendiren maaş politikaları yalnızca dönemsel zamlarla sınırlı kalmayacak daha kapsamlı bir dönüşümün işareti olarak değerlendiriliyor. Enflasyon farkı, seyyanen artış ve refah payı gibi başlıklar etrafında yürüyen tartışmalar, kamu personel rejiminin bütüncül biçimde ele alınacağı bir reform sürecinin habercisi olarak yorumlanıyor. Kulis bilgilerine göre hükümet, maaş sistemi ve özlük haklarını kapsayan geniş kapsamlı bir düzenleme üzerinde çalışmalarını yoğunlaştırmış durumda.
Son yıllarda hız kazanan yüksek enflasyon, kamu çalışanlarının maaşlarını ciddi biçimde eritti. Toplu sözleşmelerle belirlenen artışlar, TÜİK'in açıkladığı enflasyon oranlarının gerisinde kalınca, memurların reel gelir kaybı daha görünür hale geldi. Bu durum, uzun süredir dile getirilen "ücret adaleti" tartışmalarını yeniden alevlendirdi.
Aynı unvana sahip kamu personelinin farklı kurumlarda ciddi maaş farklarıyla çalışması, en çok eleştirilen başlıklar arasında yer alıyor. Artan kira, ulaşım ve temel tüketim giderleri de memurların yaşam standartlarını zorlayan unsurlar olarak öne çıkıyor.
Avukat Bülent Cansu, kamu personelinin özlük haklarının günün koşullarına göre yeniden değerlendirilmesi gerektiğini belirterek özellikle Adalet Hizmetleri Sınıfı'na dikkat çekti. Hâkim ve savcılardan yazı işleri personeline, icra memurlarından ceza infaz ve denetimli serbestlik çalışanlarına kadar geniş bir kesimin yoğun iş yükü altında görev yaptığını vurgulayan Cansu, bu alanda kapsamlı düzenlemelerin 2026 yılı içinde hayata geçirilmesinin beklendiğini ifade etti.
Üst düzey yöneticilere yönelik yaklaşık 30 bin liralık seyyanen artış öngören düzenlemenin gelen tepkiler üzerine gündemden düşmesi, dikkat çeken gelişmelerden biri oldu. Bu geri adım, dar kapsamlı artışlar yerine tüm kamu personelini içine alan adil bir sistem arayışının göstergesi olarak yorumlandı.
Edinilen bilgilere göre Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatıyla, yaklaşık 5 milyon memuru kapsayacak yeni bir maaş ve personel modeli için hazırlıklar başlatıldı. Amaç, yıllardır eleştirilen kurumlar arası ücret dengesizliklerini kalıcı biçimde ortadan kaldırmak.
Kulislerde konuşulan yeni modelin; öğretmenlerden sağlık çalışanlarına, teknik personelden idari kadrolara kadar tüm kamu görevlilerini kapsayacak şekilde planlandığı belirtiliyor. Böylece belli meslek gruplarına yönelik geçici zamlar yerine, uzun vadeli ve sürdürülebilir bir ücret yapısının kurulması hedefleniyor.
Memurların talepleri yalnızca maaş artışıyla sınırlı değil. Yıl içinde vergi dilimleri nedeniyle net maaşların düşmesi de önemli bir sorun olarak öne çıkıyor. Bu nedenle vergi düzenlemelerinin de reform paketinin temel başlıklarından biri olacağı ifade ediliyor.
Son dönemde bazı kamu kurumlarında görülen sembolik ve sessiz protestolar, beklentilerin ne denli yükseldiğini ortaya koyuyor. İş bırakma olmadan yapılan bu tepkiler, maaşların enflasyon karşısında hızla erimesine ve kurumlar arası ücret farklarına dikkat çekiyor. Bu tablo, kapsamlı bir reform talebinin arka planını oluşturuyor.
Gazeteci Şamil Tayyar, Cumhurbaşkanı'nın meseleyi yalnızca belirli unvanlara yapılacak zamlarla sınırlı görmediğini, tüm kamu personel sistemini kapsayan köklü bir dönüşüm hedeflediğini dile getirdi. Tayyar'a göre bütçe disiplini ve tasarruf politikaları nedeniyle süreç kısa vadede yavaş ilerleyebilir; ancak 2026 yılı boyunca çalışmaların hız kazanarak Meclis gündemine taşınması bekleniyor.
Uzun vadeli reform hazırlıkları sürerken, kısa vadede memurların alım gücünü destekleyecek adımlar da gündemde. Bu kapsamda 2026 Ocak ayında toplu sözleşme zammına ek olarak refah payı verilmesi ihtimali güç kazanmış durumda. Bu adımın, yüksek enflasyonun yarattığı kayıpları kısmen de olsa telafi etmesi amaçlanıyor.
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı görüşmede, yalnızca belirli unvanlara yönelik artışların yeni eşitsizlikler doğurabileceği uyarısında bulunduğu biliniyor. Sendikalar; seyyanen zam, vergi düzenlemesi ve tüm kamu çalışanları ile emeklileri kapsayan geniş bir reform paketi talep ediyor.
Önümüzdeki dönemde Memur-Sen, Türkiye Kamu-Sen, KESK ve diğer sendikalarla yapılacak istişarelerin ardından hazırlanacak yasa taslağının 2026 yılı içinde TBMM'ye sunulması bekleniyor. Düzenlemenin yasalaşması halinde yeni maaş ve personel sisteminin 1 Ocak 2027 itibarıyla yürürlüğe girmesi öngörülüyor.
Yaklaşık 5 milyon memuru doğrudan etkileyecek bu süreç, kamu yönetiminde ücret adaleti ve çalışma barışını güçlendirecek kritik bir eşik olarak değerlendiriliyor. Kamu çalışanlarının gözü ise hem 15 Ocak'taki maaş artışında hem de 2026'da şekillenecek kapsamlı reformun ayrıntılarında.