Türkiye'de kamu çalışanlarının yıllardır merakla takip ettiği maaş promosyonları, aslında geçmişte bambaşka bir uygulamayla yürütülüyordu. Eskiden bankalar tarafından ödenen promosyonlar doğrudan kurumların kasasına giriyor, elde edilen gelirle kurumlara araç, gereç ya da eşya alınıyordu. Ancak memurların açtığı davalarda hukuk mücadelesi kazanılınca, maaş promosyonları doğrudan çalışanlara ödenmeye başlandı.
Başlangıçta fazla dikkat çekmeyen bu durum, zamanla promosyon tutarlarının milyonlarca liraya ulaşmasıyla büyük bir ekonomik potansiyele dönüştü. İşte bu noktada devreye giren FETÖ/PDY yapılanması, promosyon paralarını kontrol etmek için çarpık bir propaganda başlattı. "Maaş promosyonu haramdır" söylemini yaydılar.
FETÖ elebaşının talimatlarıyla örgüt mensuplarına, "maaş promosyonları caiz değildir, bu paraları bize getirin" yönünde mesajlar gönderildi. Böylelikle dini duygular istismar edilerek, memurların hakkı olan promosyon ödemeleri örgütün kasasına aktarılmaya çalışıldı.
Örgüte bağlı memurlar, kendi kurumlarındaki arkadaşlarına da bu propagandayı anlatarak "promosyon faizdir" algısını yaydı. Böylece dalga dalga büyüyen yanlış bilgi, birçok kamu çalışanının kafasında soru işaretlerine yol açtı.
Bugün hâlâ bazı kesimlerde "maaş promosyonu caiz midir?" tartışması sürse de, konunun dini ve hukuki açıdan değerlendirilmesi aslında oldukça nettir.
Bankaların promosyon mantığı basit bir ticari rekabete dayanır. Banka, "maaşını benden alırsan hesabını bana taşı, ben de sana hediye vereyim" der. Bu, faiz değil; tamamen pazarlama yöntemidir.
Örneğin, bir telefon satın alırken A alışveriş sitesi yanında bluetooth kulaklık hediye ederken, B sitesi aynı ürünü flash bellek hediyesiyle sunabilir. Tüketici bu hediyeyi alırken "caiz midir değil midir?" diye sorgulamaz. Maaş promosyonu da bu örnekten farksızdır.
Promosyonun caiz olmadığı iddiaları, özellikle tarikatlar ve örgütler tarafından yayılmış olsa da, Diyanet İşleri Başkanlığı bile çalışanlarına maaş promosyonu ödemesi yapmaktadır. Bu bile başlı başına, promosyonun dinen bir sakıncası olmadığının göstergesidir.
Bugün gelinen noktada bakanlıkların bankalarla yaptığı maaş promosyon anlaşmaları milyarlarca lirayı buluyor. Bazı kurumların imzaladığı sözleşmeler dolar bazında hesaplandığında 500 milyon dolara ulaşan rakamlarla dikkat çekiyor. Dolayısıyla maaş promosyonları sadece memurlar için değil, bankalar için de büyük bir ekonomik yarış anlamına geliyor.
Maaş promosyonu, memurların yıllardır süren hukuk mücadelesi sonucunda elde ettiği meşru bir haktır. Bu hakkın tarikatlar veya illegal yapılar tarafından "dini gerekçeler" adı altında istismar edilmesine izin verilmemesi gerekiyor.
Promosyon, ne faizdir ne de caiz olmayan bir kazançtır; aksine, çalışanların maaş hesabını tercih eden bankaların sunduğu rekabet avantajı ve meşru bir hediye niteliği taşımaktadır.