Kocaeli'de faaliyet gösteren bir kuyumculuk şirketine ilişkin açılan ve 2014 yılında başlayan dava, 11'inci yılına girerken kritik bir gelişme yaşandı. Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 22. duruşmada cumhuriyet savcısı, esas hakkındaki mütalaasını mahkemeye sundu.
Mütalaada, sanıkların uzun yıllardır kuyumculuk sektöründe faaliyet gösterdikleri, bu sayede müşterilerin güvenini kazandıkları belirtildi. Müşterilerin altın ve dövizlerini yatırım veya güvenlik amacıyla kendilerine teslim ettikleri, karşılığında kartvizit üzerine yazılı belge verildiği ifade edildi. Ancak sanıkların daha sonra iş yerini kapatarak ortadan kaybolduğu, bu nedenle çok sayıda kişinin maddi zarara uğradığı aktarıldı.
Savcı, Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve Yargıtay 11. Ceza Dairesi kararlarına atıf yaparak, dosyadaki eylemlerin "dolandırıcılık" suçu kapsamında değerlendirilemeyeceğini belirtti. Savcıya göre, somut olayda Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 155/2. maddesinde düzenlenen "hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma" suçunun unsurları oluştu.
Mütalaada, şirketin yöneticisi olmayan bazı sanıklar hakkında yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle beraat talebinde bulunuldu. Ayrıca bazı sanıklar yönünden Bankacılık Kanunu'na muhalefet suçunun unsurlarının oluşmadığı, bu nedenle de beraat kararı verilmesi gerektiği ifade edildi.
Şirketin yönetici konumundaki sanıklar hakkında ise 79 müştekiye karşı işlenen eylemler nedeniyle TCK'nın 155/2. maddesi kapsamında "hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma" suçundan ayrı ayrı cezalandırılmaları istendi. Savcı, bu kişiler hakkında 1 yıldan 7 yıla kadar hapis ve 3 bin güne kadar adli para cezası uygulanmasını talep etti.
Duruşmada savunma avukatları, mütalaaya karşı beyanda bulunmak için ek süre talep etti. Katılan tarafın avukatları da benzer şekilde süre isteyince, mahkeme heyeti duruşmayı karar için ileri bir tarihe erteledi.