Büyükçekmece Adliyesi'nde adli emanetlerde yaşanan ve kamuoyunda büyük yankı uyandıran soygunla ilgili soruşturmada kritik bir aşamaya gelindi. Emanet kasasından yüksek miktarda altın ve gümüşün kaybolduğunun ortaya çıkmasının ardından, olayın baş şüphelisi olarak belirlenen Erdal Timurtaş ile eşi E. Timurtaş hakkında kırmızı bülten çıkarıldı. Yurt dışına kaçtıkları tespit edilen çiftin iadesi için uluslararası adli süreç başlatıldı.
Soruşturma kapsamında yapılan incelemelerde, adli emanet bürosunda görevli olan Erdal Timurtaş'ın, sistemli ve planlı bir şekilde hareket ettiği belirlendi. Emanet kasasından yaklaşık 147 milyon TL değerinde 25 kilogram altın ve 50 kilogram gümüşün kaybolduğu tespit edilirken, şüphelinin bu değerli madenleri tek seferde değil, dikkat çekmeden ve kademeli biçimde adliye dışına çıkardığı anlaşıldı.
Yetkililer, Timurtaş'ın 3–18 Kasım tarihleri arasında adliyede yaşanan yoğun sevkiyat trafiğini fırsata çevirdiğini, rutin işlemler sırasında oluşan kalabalık ve hareketlilikten yararlanarak altın ve gümüşü market arabasıyla bina dışına çıkardığını belirledi. Bu yöntemle güvenlik zafiyetlerinden faydalanıldığı ifade edildi.
Olayın ardından yapılan araştırmalarda, Erdal Timurtaş'ın eşi E. Timurtaş ve çocuklarıyla birlikte İngiltere'ye gittiği ortaya çıktı. Türkiye'den çıkışlarının ardından izlerini kaybettirmeye çalışan çift için savcılık, uluslararası yakalama kararı talebinde bulundu. Bu talep doğrultusunda Interpol üzerinden kırmızı bülten çıkarıldığı öğrenildi.
Soruşturma yalnızca firari şüpheliyle sınırlı kalmadı. Emanet bürosundan sorumlu olduğu belirtilen K. D., ihmali veya olası sorumluluğu bulunduğu gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra tutuklanarak cezaevine gönderildi. Demir'in ifadesi ve dijital incelemeler, dosyanın seyrini etkileyen önemli unsurlar arasında yer aldı. Konuyla ilgili açıklama yapan Avukat Bülent Cansu, ülke genelinde 2025 yılı bitmeden tüm adli emanet depolarında sayım yapılması gerektiğini, mevcut sistemin daha güvenli hale getirilerek olası benzer olayların önüne geçilmesi gerektiğini belirtti. Cansu, yaptığı açıklamada ayrıca; adli emanet bürolarında görevli memurların seçiminin daha titiz bir şekilde yapılması gerektiğinin altını çizdi.
Soruşturma dosyasına giren bilgilere göre, Erdal Timurtaş'ın soygun tarihini özellikle seçtiği belirlendi. Zanlının, bir sonraki rutin denetimin 15 Ocak'ta yapılacağını bildiği, bu tarihe kadar güvenlik kamera kayıtlarının silineceğini hesaplayarak planını buna göre oluşturduğu tespit edildi. Ayrıca soygunun gerçekleştiği 13 Kasım tarihinin, Milli Savunma Bakanlığı'na üç ayda bir yapılan silah teslim gününe denk geldiği, bu yoğunluğun da bilinçli olarak kullanıldığı değerlendirildi.
Soygunun varlığı, 1 Aralık tarihinde yapılan ani bir denetim sırasında fark edildi. Denetimi gerçekleştiren ismin, aynı zamanda kamuoyunda bilinen Yenidoğan Çetesi soruşturmasını yürüten savcı Yavuz Engin olduğu öğrenildi. Savcının yıllık izin dönüşünde gerçekleştirdiği kontrol sırasında emanet kasasındaki eksikliklerin ortaya çıktığı kaydedildi. Soruşturma çok yönlü olarak sürdürülürken, firari şüphelilerin yakalanarak Türkiye'ye iade edilmesi için uluslararası adli süreçlerin hızlandırıldığı bildirildi.