DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, PKK'nın Türkiye'den çekilme kararının ardından yaptığı açıklamada sürecin ilk aşamasının tamamlandığını belirterek, "Artık kucaklaşma ve kardeşlik zamanıdır" ifadelerini kullandı.
Türkiye, uzun yıllardır mücadele ettiği terörle ilgili yeni bir döneme giriyor. Terör örgütü PKK'nın silahlı unsurlarını Türkiye sınırları dışına çekme kararının ardından gözler hem siyasi hem de toplumsal tepkilere çevrildi. Bu kapsamda, PKK'nın açıklamasından sonra ilk değerlendirme DEM Parti cephesinden geldi.
DEM Parti Eş Genel Başkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları, Ankara'da düzenledikleri basın toplantısında sürece ilişkin önemli mesajlar verdi. Bakırhan, çekilme kararının barış sürecinde yeni bir kapı araladığını ve bu adımın Türkiye'nin geleceği için tarihi bir fırsat olduğunu söyledi.
Tuncer Bakırhan, açıklamasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 1 Ekim 2025'te DEM Parti sıralarına gelerek el sıkışmasının barış sürecine duyulan güveni artırdığını belirtti.
Bakırhan, "Sayın Erdoğan'ın Meclis sıralarımıza gelerek gösterdiği tutum, toplumda barış iradesine olan inancı güçlendirdi. Dün alınan çekilme kararı da bu iradenin en somut göstergesidir. PKK'nın Türkiye sahasından tamamen çekilmesi, barışa olan ısrarın dünyaya ilanıdır" dedi.
Bakırhan, çekilme kararının barış yönündeki kararlılığın en net göstergesi olduğunu ifade ederek, "Bu karar, yeni bir dönemin başlangıcıdır. Silahların susması, toplumsal barışın tesisi için bir milattır. Bu fırsatı heba etmemeliyiz. Geri çekilme, barış yolundaki iradenin en güçlü ifadesidir" şeklinde konuştu.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan, sürecin ilk aşamasının tamamlandığını vurgulayarak, "Çekilme kararıyla birlikte yeni bir sayfa açıldı. Artık kardeşlik zamanıdır. Bu süreci doğru yönetirsek, Türkiye'ye örnek bir gelecek armağan edebiliriz" dedi.
Bakırhan, kongre kararlarının ve silahsızlanmanın sürecin barış yönündeki kararlılığını pekiştirdiğini belirtti.
Bakırhan, açıklamasında Meclis'in rolüne de dikkat çekti. "TBMM bu süreçte tarihsel bir sorumluluk taşıyor. Meclis çatısı altında alınacak kararlar gelecek kuşaklar tarafından okunacak, değerlendirilecektir. Yasa yapıcılar, bu süreci kolaylaştıracak adımları atmalıdır" ifadelerini kullandı.
Sürecin kalıcı olabilmesi için siyasi ve hukuki düzenlemelerin önemine değinen Bakırhan, "Siyaset dili yumuşamalı, demokrasi güçlenmeli, adalet toplumun temel taşı haline gelmelidir. Öcalan'ın bu noktada geliştirdiği vizyon ve kararlılık belirleyicidir. Diyalog ve müzakere kanalları açılmalı, özgür çalışma koşulları sağlanmalıdır" dedi.
Bakırhan, Türkiye'nin demokratikleşme sürecinin yalnızca bir tarafın değil, tüm kurumların ortak sorumluluğu olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:
"Demokratikleşme, yalnızca bir grubun değil, bütün toplumun kazancıdır. Devlet, yargı, siyaset ve toplum birlikte hareket etmelidir. Türkiye demokratikleşirse herkes kazanır, hepimiz kazanırız."
Bakırhan'ın açıklamaları, Türkiye'nin terörsüz bir gelecek hedefinde yeni bir dönemin başlangıcı olarak yorumlanırken, sürecin nasıl ilerleyeceği ise önümüzdeki günlerde netleşecek.