AİHM Başkanı Robert Spano Türkiye'de

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Hakim ve Savcı Adayları Eğitim Açılış töreninde yaptığı konuşmada hazırlıkları süren yeni İnsan Hakları Eylem Planı'nın hak ve özgürlüklere ilişkin standartları yükseltmek için önemli bir yol haritası olduğunu söyledi. AİHM Başkanı Robert Spano ise Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ilk imzalayan ülke olduğunu ifade etti.

AİHM Başkanı Robert Spano Türkiye'de
Editör: adalet.tv
03 Eylül 2020 - 18:22
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Başkanı Robert Spano makamında kabul etti. Bakan Gül’ün davetlisi olan Spano’nun ziyaretiyle ilk kez bir AİHM Başkanı Türkiye’yi ziyaret etmiş oldu. Basına kapalı gerçekleşen görüşme yaklaşık bir saat sürdü. Bakanlıkta gerçekleşen görüşme sonrasında Bakan Gül ve AİHM Başkanı Spano Türkiye Adalet Akademisi'nde düzenlenen ‘24. Dönem Hakim ve Savcı Adayları Eğitimi Açılış Töreni’ne katıldı. Programın açılışında bir konuşma yapan Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, iyi işleyen bir yargı sisteminin varlığının hukuk devletinin temel şartı olduğunu belirtti. Bireyin hukuka aykırı müdahaleler karşısında korunmasının, yasalar önünde herkesin eşit olmasının, haklara saygının, demokratik hukuk devletinin en önde gelen niteliği arasında bulunduğunu vurgulayan Bakan Gül Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin önemli bir taahhüt olduğunu, bu süreçte "Güven veren ve erişilebilir adalet sistemi" vizyonunun belirlendiğini dile getirdi.

Gül, belgenin hazırlığında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatları, Avrupa Konseyi belgeleri, Avrupa Birliği (AB) müktesebatı ile diğer ulusal ve uluslararası belgelerin dikkate alındığını bildirdi.

İfade özgürlüğü ve kişi hürriyetiyle ilgili ceza hukuku güvencelerini geliştiren birinci paketin, infaz sisteminde yapısal yenilikler getiren ikinci paket ve hukuk yargılamalarının usulünde sadeleştirme sağlayan, alternatif uyuşmazlık çözüm yollarını da yaygınlaştıran üçüncü paketin TBMM'de yasalaştığını hatırlatan Gül, yeni yasama yılında da önemli düzenlemelerin kanunlaşacağını belirtti.

İNSAN HAKLARI EYLEM PLANI ÇALIŞMALARI

Yeni İnsan Hakları Eylem Planı üzerinde de çalışmaların sürdüğünü anlatan Gül; Türkiye'nin, Avrupa Konseyinin kurucu üyeleri arasında bulunduğunu anımsattı. Gül, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine (AİHS) taraf olan Türkiye'nin AİHM'e bireysel başvuru hakkını da tanıdığını aktardı. AİHM'in etkili bir şekilde işleyişine katkı verildiğini ifade eden Bakan Gül, Avrupa Konseyinin çalışmalarıyla da uyumlu faaliyetler sürdürüldüğünü, yeni iç hukuk yolları oluşturularak uyuşmazlıkların AİHM'e gitmeden çözülmesi konusunda da önemli adımlar atıldığına dikkati çekti.

Hukukçuların eğitiminin, sadece hukuk profesyonellerin yaptığı bir entelektüel çaba olmadığını, aynı zamanda adalet mücadelesinin önemli parçasını oluşturduğunun altını çizen Gül, insan hakları odaklı olmayan bir hukuk eğitiminin ise özünü kaybedeceğini söyledi.

Türkiye Adalet Akademisinin eğitim alanında önemli başarı kazandığına değinen Gül, bunun artarak devam edeceğini dile getirdi.

Gül, Avrupa Konseyinin Hukuk Uygulayıcıları İçin İnsan Hakları Eğitimi Programını 733 hakim ve savcı adayının başarıyla tamamladığını bildirdi.

Adalet hizmetlerinin kalitesinin belirleyenin insan unsuru olduğuna işaret eden Gül, adaletin yegane tecelligahının da yargı mensuplarının temiz vicdanı olduğunu belirtti.

Gül, hukuki bir karar hakkında, "Kim olsa aynı kararı verirdi" denilebildiği ölçüde, yargısal kararların toplumda güven oluşturduğunu, uygulama istikrarına yön verdiğini söyledi.

CHARLİE HEBDO'YA TEPKİ

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 70. yılına erişmek üzere olunduğunun altını çizen Abdulhamit Gül, şunları kaydetti:

"Üzülerek ifade etmeliyim ki sözleşmenin 70'inci yılında bu buluşmayı Avrupa'da yükselen ırkçılık, hoşgörüsüzlük ve nefret suçlarının gölgesinde gerçekleştiriyoruz. İsveç ve Norveç'te kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'e yapılan saldırıların hemen ardından bu defa Fransa'da bir derginin çirkin provokasyonu sahneye konulmaya hazırlanılmaktadır. Oysa daha geçen hafta Yeni Zelanda'daki katliamın yargılamasında maktul yakınlarının söylediği sözler halen kulaklarımızda yankılanmaktadır. İnsan olmanın onurunda, insan haklarının eşit temelinde buluşarak nefretin, ırkçılığın, ayrımcılığın üstesinden gelebiliriz."

SPANO: HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ KONUSU AVRUPA ÜLKELERİNİN ORTAK MİRASI OLARAK GÖRÜLÜYOR

AİHM Başkanı Robert Spano ise Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile ilişkisinin uzun ve zengin bir ilişki olduğunu söyledi. Türkiye'nin sözleşmeye ilk imza atan ülkelerden olduğunu anlatan Spano, "Hukukun üstünlüğü konusu Avrupa ülkelerinin ortak mirası olarak görülüyor. Türkiye anayasasına baktığımızda Türkiye'nin hukukun üstünlüğüyle yönetilen laik, sosyal devlet olarak tanımlanıyor. Hem sözleşme hem de Türkiye anayasası hukukun üstünlüğü konusunu anayasanın temel ayakları olarak ortaya koyuyor" şeklinde konuştu.

Bağımsız yargının denge ve denetleme sisteminin işleyişinin temel taşları olduğunu kaydeden Spano, kişilerin güvencesinin hakimler olduğunu dile getirdi. Spano, "15 Temmuz darbe girişimi sonrası tutukluluklarla ilgili Türkiye'den şikayet ve başvuruda bulunan hakimler oldu. Hakimlerin tutukluluğu çok ciddi bir gözetim altındadır. Yargı mensuplarına koruma sağlanması gerekir. Böylelikle bağımsız şekilde faaliyetlerini yerine getirirler. Yargının demokratik toplumda diğer devlet erkleri arasında önemli bir bağı vardır. Sözleşme hukuku çerçevesinde bir tutuklamanın 5'inci maddede gerekli kılınan koşullar çerçevesinde hukuka uygun olup olmadığını değerlendirmenin milli makamların taktirine bırakıldığı hususu yanlıştır. Avrupa Mahkemesi, 5'inci maddede sunulan güvenceler dolayısıyla ulusal kanun hükümlerine uyulup uyulmadığını gözetleme yetkisine sahiptir. Hakimlerin tutukluluğu söz konusu olduğunda bu gözetleme yetkisi daha sık kullanılacaktır." ifadelerini kullandı.

Programda bir konuşma yapan AİHM Yargıcı Saadet Yüksel, Türkiye'nin, Avrupa Konseyinin Hukuk Uygulayıcıları İçin İnsan Hakları Eğitimi Programı (HELP) kullanıcı sayısında Avrupa Konseyine üye devletler arasında ikinci sıraya yükseldiğini söyledi. Yüksel, AİHM'deki derdest dava sayısının azaltılması için birtakım çalışmalar yapıldığını kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Avrupa insan hakları koruma sistemini kurtarmanın en büyük güvencesi, Mahkemenin de iş yükünü azaltacak en önemli etken, öncelikle tüm tarafların ve özellikle üye devletlerin sistemin mihenk taşlarından birini oluşturan ikincilik ilkesi uyarınca üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmesidir. Milli makam ve mahkemelerin, sözleşmeyi ve Mahkeme içtihatlarını dikkate alması, buna uyması, diğer ifadeyle milli makamların korumadaki birincil rolü üstlenmesidir.