Adil Yaşam Derneğinin talepleri neler?

Mahkum yakınları tarafından 2020 yılında kurulan Adil Yaşam Derneğinin talepleri nelerden oluşuyor? Adil Yaşam Derneği tarafından gönderilen ve 8 sayfadan oluşan talep metni haberimizde.

Adil Yaşam Derneğinin talepleri neler?
Editör: adalet.tv
09 Nisan 2022 - 21:53 - Güncelleme: 09 Nisan 2022 - 22:17
Adil Yaşam Derneğinin talepleri: Mahkûm ve mahkûm yakınları olarak 81 ilde gönüllüsü olan “Adil Yaşam Derneği” olarak hak arayışlarımızı sürdürmekteyiz. Adalet arayan herkes özellikle mahkûmlarımız ve mahkûm yakınlarının sorunlarına çözüm bulmak gayemizdir.

YENİDEN YARGILAMA İSTERKEN VERİLEN AF SÖZÜ
Adil yargılanmayan yüz binlerce insan hak aramak için yeniden yargılama talepleri ile yola çıkınca 2018 seçimine 3 gün kala MHP AF konusunu gündeme getirerek söz verdi, bir nebzede olsa milyonlarca mahkum yakınının gönlüne su serpti umut ışığı oldu. Geçen 4 yıla rağmen çözüme gidilmedi. İnfaz düzenlemesi yapılmakla yetinildi, onda da suç ayrımına gidildiği için adaletsizliklere yol açtı. TCK’nun her maddesinden adil yargılanmayan haksız cezalar alan milyonlarca insan seslerini duyurmaya çalışıyor.
 
ADİL YARGILAMA İHLALLERİ
-Görevden alınan hakim, savcı ve diğer görevlilerin uygulamaları geçerli sayılır mı?
Adil yargılama ihlali, hem geçmişte hem de günümüzde en çok mağdur olunan konu haline gelmiştir. Terör suçundan görevden alınmış 4850 yargı mensubunun vermiş olduğu kararlar ne kadar geçerli sayılabilir?

*Bu kişiler sadece yönetenlere karşı değil, vatandaş ile ilgili verdikleri kararlarla da ülkemizi suç ülkesi gibi göstermek amaçlandığı aşikârdır. Balyoz, Ergenekon gibi kamuoyunca bilinen dosyalarda görüldüğü üzere, örgüt mensubu polislerin uydurma deliller ortaya koyması ve örgüt mensubu hâkimlerin hukuksuz kararlar verdikleri kesin bir gerçektir. Bu yargı mensuplarının diğer dosyalarda verdikleri kararların yeniden yargılanmaya açılmaması adalette çelişki yaratmaktadır. Gariban insanlar, bu örgüt mensuplarının verdiği kararlarla bedel ödemiş ve ödemeye devam etmektedir.

-Günümüzde de adil yargılama sorunları devam ediyorAdil yargılama konusunda bir diğer hususta görevden alınan yargı mensuplarının yerlerine atanan yargı mensuplarının genç ve yeteri kadar tecrübe sahibi olmamasından kaynaklı olarak hatalı kararlarda verebildikleri gözlemlenmektedir. 

Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, 22 bin 800 hâkim ve Cumhuriyet savcısının yüzde 60'a yakınının 5yıl ve altında kıdeme sahip olmasını söylemesi de bu hususu doğrular niteliktedir.

-Şüpheden Sanık faydalanır ilkesi Katoloğ suçlarda neden uygulanmıyor?
Dosyalar incelendiğinde kanaatle delilsiz ispatsız hükümler oldukça fazladır. Özellikle katalog suçtan bir soruşturma olduğunda delil dahi aranmıyor çoğu zaman beyanlar yeterli görülüp ömürlük adil olmayan cezalar veriliyor. Katolog suçlamalarda Şüpheden Sanık Faydalanır ilkesi çoğunluk uygulanmıyor. Sanık lehine delillerin göz ardı edilmemesi gerekmektedir. % 1 şüphe dahi olsa insanın kesin suç işlediği söylenemez. Anayasamız suçsuzluk ve eşitlik ilkesi gereği TCK tüm maddelerinde eğer %1 şüphe duyuluyorsa sanığa ceza verilemez. Geçmişteki tüm hatalı yargılamalardan dolayı yüz binlerce insan suçsuz yere cezaevlerinde.

BEYANA DAYALI- DELİLSİZ-KANAATLE CEZA ALANLAR VE İFTİRAYA UĞRAYIP 
CEZA ALAN MAĞDURLAR NE OLACAK?

Örnekle: 1)TCK 103. Madde çocuğun cinsel istismarı suçundan iftira ile delilsiz sadece beyana dayalı hâkim kanaatiyle cezalar alan var. Yine aynı maddede Erken Evliler var. Buradaki sorun yüksek ve haksız ceza alan çok insan çırpınış içerisinde 
*Maddeler aynı iftira ile girenler ve erken evliler ne olacak?
*Örgüt suçundan görevden alınan hakim savcılar adli suç-siyasi suç, şu madde-bu madde diye ayırmadılar. Şimdi ise 22.000 hâkim savcı var % 60 5yıl altı tecrübede yeterli olmadığını Yargıtay Başkanı Akarca konuşmasında belirtti. Bu sebeple de hatalı kararlar olmaktadır.
 
2)TCK 102’den 6284 Kadının/Çocuğun beyanı esastır ile iftiraya uğrayan erkekler var. Delil falan aranmıyor beyan yetiyor. Bu maddeyi kötüye kullanan çok kişi oldu. Bu sebeple çok fazla yuva dağıldı. Çocuklar babasız kaldı. Babalar nafaka ödemek zorunda kaldı. Nafakaları insanlar ödeyemeyip cezaevlerine düştüler bazıları bu sebepten dolayı eşine zarar verdi insanlar suça sürüklendiler.

3)TCK 81. maddesinden ailesini korurken ya da istemeyerek kendini savunurken ölüme sebebiyet verenler var. Nefsi müdafaa olması gereken birçok dava ağır cezalar verilerek sonuçlandı. Örnekleri çok fazla var istenildiğinde dosya numaraları verilebilir. 
 
4)TCK 188. Madde Uyuşturucu Baronu gibi ceza verilen gençler. Gençler önce uyuşturucuya alıştırılıyor. Bunun sebepleri Sosyo-Ekonomik veya arkadaş olabiliyor. Baronlar gençleri tuzağına düşürüyor. Önce onları uyuşturucuya alıştırıyorlar. Sonra uyuşturucu bulamayan gençler evinde ne varsa satıyor oda bitince torbacılığa alıştırılıyor. Fakat sorun şurada; Bu gençlerin çoğu içici iken Uyuşturucu Baronu gibi cezalar alıyorlar. 18 yaşında ceza evine giren 30 40 yaşında gençliği bitip mi çıkacak. Çözüme gidilmek yerine 15,20,25 yıl cezalar verilip hapse atılıyor orada da uyuşturucu nitelikli ilaçlar veriliyor. Biz bu konuda uyuşturucu ile mücadele dernekleriyle de birlikte proje üretiyoruz. Uyuşturucuya alıştırılan gençler farklı suçlara da karışıyorlar, yani suçlar doğuyor çözüm yoluna gidelim.
 
NEDEN CEZAEVLERİ YAPILIYOR?
Ülkemizde sadece 2020 verileri incelendiğinde Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından yapılan soruşturmalarda, mevcut 8 milyon 995 bin 141 dosyadan %41,8' i karara bağlanmıştır. Bu sadece bir yılın verisidir.2021 ve diğer yıllarda incelendiğinde durumun vahameti ortaya çıkmaktadır. Aslında suçlu artmıyor, toplumsal sorunlar çözüme kavuşturulamadığından suç artıyor, özellikle gençlerde bu suçlara sürükleniyorlar.
Tutuklu hükümlü sayısı 320 000 bulmuştur. İzinde olan 95 000+ mahkûm, denetimli serbestlikte olanlar, ülke dışında olanlar, HAGB verilmiş 3 milyon+ dosya, Yargıtay da bekleyen milyonlarca dosya, firar etmiş olanlar ve tüm bu kesimin ailesi, milyonlarca yakınları, sosyal çevreleri bu konunun direk muhataplarıdır ve haksızlıkların biran önce kaldırılmasını çocuklarının eşlerinin özgürlüklerini istemektedirler.

Cezaevlerinin asıl dolma sebebi sosyo-ekonomik durumlar ve infaz yatar oranlarının %40’tan %66 %100’lere çıkarılmasıdır. Uzun cezalar İnsanları ıslah etmekten uzak olup cezaevlerinde sağlıklarını tamamen kaybetmelerine sebep olmaktadır.

İNFAZ PAKETLERİ ÇÖZÜMDEN UZAK
Çıkarılan yargı paketlerinin ne mahkûmlara nede davası devam eden haksız cezalar almış insanlara faydası olmamaktadır. Mahkemelerin iş yükünü azaltmak için ve AB uyum için yapılan uygulamalardır.Af gibi lanse edilen ama afla alakası olmayıp 2020 yılında çıkan ayrımcı infaz düzenlemesi ile kendilerinin 2005’te2/5 ten 2/3 3/4 4/4 arttırdıkları cezaevinde kalma sürelerini ayrım yaparak bazı maddelere 1/2 ye indirip çoğunluk maddelere uygulamadılar. Anayasa eşitlik ilkesine uymayan bu uygulama toplum vicdanında çok derin yaralar açtı. İnfaz düzenlemesinin çözüm olmadığı açıkça görülmektedir. Ayrımcı infaz düzenlemesi, toplum nezdindede adaletsizliği ortaya koymaktadır.
 
%52,1 ADİL YARGILAMA İHLALİ VAR
Suç ayrımına tabi tutulan özellikle katolog suçlarda adil yargılanmamış haksız cezalar almış insanların çok fazla olduğu Anayasa Mahkemesi’ne bireysel olarak yapılan 43.000 başvuruda %52,1 adil yargılama yapılmadığı sonucu resmi rakamlarla Anayasa Mahkemesi tarafından ortaya konulmuştur. Başvuru yapmayı bilmeyen yüz binlerce garibanda düşünüldüğünde bu oran çok daha yüksektir aslında.

Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan, mahkemeye 2021 yılında 66 bin 121 bireysel başvuru yapıldığını ve bunların yüzde % 73'ünden fazlasının adil yargılanma hakkı için olduğunu söyledi. Arslan "Bu sayı ve oranlar bize aslında vahim bir durumu işaret ediyor. Adil yargılanma hakkıyla ilgili bir meselemiz var" diye konuştu.

5 YIL ALTI CEZALARA NEDEN YARGITAY YOLU KAPALI? 
Ayrıca 5yıl altı cezaların istinaf onayından sonra Yargıtay’a götürülememesi ayrı bir hukuksuzluk oluşturmaktadır. Keza Yargıtay’a giden dosyaların çoğunun bozulduğubir gerçektir. Eğer istatistikler incelenirse İstinafta (BAM) dosyaların genellikte onaylandığı, onaylanan dosyaların Yargıtay’agidenlerinin de çoğunluk bozulduğu rahatlıkla görülebilir.

YARGITAY İÇTİHALERİNDEN DOLAYI MASUM İNSANLAR DA CEZAEVİNDE? 
Katoloğ suçlarda kimse namusunu ortaya koyarak yalan söylemez içtihadından dolayı çok insan cezaevlerinde suçsuz yere yatıyor. Yıllar sonra insanların suçsuzluğu ortaya çıksa da bir ömür haksızca tükeniyor. %1 bile şüphe olsa sanığın masumiyet karinesi gereği cezalar verilmemesi esastır. Emsal kararlar olmasına ve içtihatlara rağmen olayla alakası olmayanlara iştirakten suç verilebilir mi?

İştirak için: Failler arasında birlikte suç işleme kararı olmalıdır, Failler suçun işlenişi üzerinde birlikte hâkimiyet kurulmalıdır. Olayla alakası olmayanlar sadece orada bulunanlar istemeden olaya karışanlarda asıl suçu işleyenle aynı cezalar aldığı olanlar var.

ANAYASA MAHKEMESİNE BAŞVURU DAHİ BİLMEYEN GARİBANLAR VAR
Anayasa mahkemesine başvuru yapmayı dahi bilmeyen yüz binlerce insanda düşünüldüğünde garibanlar açısından durum vahimdir. Adaletsizliğin ancak eşit af yoluyla sağlanacağı bir çok hukukçu ve uzman tarafından da dile getirilmektedir. 308 309 kanun yararına bozmaya başvuruyu dahi bilmeyen yüz binlerce gariban insan var.

ANAYASA EŞİTLİK İLKESİ HERKES İÇİNDİR
2020 yılında çıkarılan İnfaz Düzenlemeleri Anayasa Mahkemesi 1982 Anayasası eşitlik ilkesine göre eşitlemesi gerekirken 7/9 oyla Anayasa Mahkemesi Başkanı kendi oyuyla eşitlenmeli demesine rağmen eşitlenmemiştir. İnfaz sistemi 2005 yılı 2/5 TCK her maddesine eşit olarak tekrar döndürülmelidir. Şimdiki infaz sistemi insanları cezaevlerinden çıkamaz hale getirmiş, insanları cezaevlerine adeta ölüme göndermiştir. 
Adil yargılanmayanlar TCK tüm maddelerinde olduğu için yapılacak her düzenlemenin 
çıkarılacak af tasarılarının tüm maddelere eşit olarak uygulanmasını gerektirir.Anayasamız da eşitlik ilkesini tüm vatandaşlar açısından geçerli kılar. 
 
AF KONUSU DİLE GETİRMEK SİYASİ PARTİLERİN KORKACAĞI SÖYLEM OLMAMALI

İnfaz düzenlemesinden öncede Güya uzmanların Af/İndirim verildiğinde mahkumlar tekrar suça karışır diye polemik yapıyorlardı hepside yanıldı.
*Mahkumların tekrar suça karışmayacaklarına en güzel örnek;Açık cezaevinden pandemi sebepli 91bin mahkûm, suç ayrımsız izine gönderilmişler, 2 yıldır tekrar suç işlememişler topluma adapte olmuşlar, yuva kurmuşlar, iş kurmuşlar ve bazıları işveren olmuştur. Her insan ikinci bir şansı hak eder sözüne en iyi örnek bu durumdur ki; birde adil yargılanma hak ihlali söz konusu iken şans istemekte ayrı bir gurur kırıcı durumdur. Rahşan affında cezaevine geri dönen 640 kişi % 1,7 olduğu istatistiklerde rahatlıkla görülmektedir. 

AÇIKCEZAEVLERİ SUÇ AYRIMSIZ ÇIKTI YA KAPALI CEZAEVLERİNDEKİLER NELER YAŞIYOR? 
2020 Nisan ayında Açık Cezaevleri mahkûmlarının tamamı Suç Ayrımsız şekilde Devlet desteği olmadan, hiçbir kontrol olmadan izine çıkarıldılar. 2 yıl geçen sürede birçoğu yuva kurdu, işe girdi iş kurdu işveren oldular.
Covid vakası Açık Cezaevlerini vurdu da Kapalı Cezaevlerini es mi geçti? Hayır es geçmedi aksine daha kötü durumlar yaşadılar. Kapalı Cezaevinde kalanlar yasaklara maruz kaldılar. Kapalıdaki mahkumlar 2 yıl boyunca Görüntülü görüşmeler tam faaliyete geçmediği için ailelerine sarılmayı bırakın yüzlerini dahi göremediler ceza içinde ceza. Kalabalık koğuşlarda perişan bir duruma geldiler hastaneye bile gidemiyorlar kalabalıktan personel yetersizliğinden sıra dahi gelmiyor hastalıklar kronikleşiyor. Hastaneye gidenler elleri kelepçeli.

Dönüşte sağlıksız karantina koğuşlarında geçen 14-40 gün. Hastaneye giden gelen bu koğuşlarda insana uymayan sağlıksız koşullarda daha da hastalandılar. Covid’den ve Covid’in tetiklediği hastalıklara maruz kalanlardan ölenler oldu resmi sayılar uzun süre açıklanmadı? Yasakların kalkması sorunları çözmüyor. Çünkü koğuşlarda 21 kişi olması gerekirken birçok yerde 40 50 kişi kalıyor. Çözüm adil yargılanmamış olan haksız cezalar alan ve pandemi de ceza üstüne ceza çeken Kapalı Cezaevleri mahkumları ve iş kurmuş yuva kurmuş Açık Cezaevi mahkumlarını kapsayan Eşit kapsamlı Af adaletin 
yerine gelmesini sağlar.

İDARE VE GÖZLEM KURULLARI
Cezaevlerinde mahkûmların ödüllendirilmesi, iyi hallerinden dolayı açık cezaevine çıkışlarının kolaylaşmasını sağlamak için kurulan İdare ve Gözlem Kurulları cezaevlerine göre farklı uygulamalar yapmakta mahkûmların ödüllendirmesi onların açık cezaevlerine çıkışını kolaylaştırma yerine! cezalar verdiği, günü gelen mahkumların tahliyelerinin engellendiği, mahkum ve yakınlarının bu durumdan olumsuz etkilendiğini ceza içinde cezalara maruz kaldığını örneklerle belirtmektedirler.

SİCİL AFFI NEDEN GEREKLİ
Ülkemizde sabıkalı insan sayısı kesin sayı olmamakla birlikte 15 milyon üzeri sayı -- + olarak düşünüldüğünde ülke nüfusuna oranla çok yüksek sayıdır. Bu kadar insanın ekonomiye kazandırılması gerekmektedir. Bu sebeple iş bulmakta dahi zorlanan milyonlarca sabıka kayıtlı insan için ivedilikle SİCİL AFFI çıkarılması gerekmektedir. Sabıkalar çok uzun yıllar insanların üzerinde kalmaktadır. 30 yıl sabıka kaydı ile yaşayabilmek mümkün müdür? Sabıka kaydı işe girmek için ayrı sorun iş kurmak ayrı sorun oluşturmaktadır.

CEZAEVLERİNDEN ÇIKAN İNSANLARA DESTEK
Cezaevlerinden çıkan insanların en azından maddi olarak 6 ay süreyle devlet desteği verilmeli, iş kurmak isteyenlere mesleki eğitime almalı eğitim sonunda iş kurmak isteyenlere karşılıksız kredi desteği de sunmalıdır ki insanlar sosyo-ekonomik sebeple tekrar suça karışmasınlar. Her işverende yeni istihdam oluşturacağı için ülke ekonomisine katkı sağlamış olacaktır.

DENETİMLİ SERBESTLİK HAKTIR 
Pandemi sürecinde tahliyeler olması gerekirken cezaevi yönetimleri mahkûmların denetimli serbestlik haklarını veriyorlar mı? Bu konuda, mahkûm yakınları denetimli serbestlik haklarının kullandırılmadığı ile ilgili olarak hak aradıklarını beyan etmektedirler.

DEVLETE KARŞI İŞLENEN SUÇLAR 84 MİLYONA KARŞI İŞLENMİYOR MU?
Siyasiler af konusunu gündem ettiğimizde söylemler devlete karşı işlenen suçları devlet affedebilir, kişilere karşı işlenen suçları kişi affetmeli diyorlar. İstatistiklere baktığımızda Cezaevlerindekilerin %65'i kamudan ceza almış insanlar şikayetçisi dahi yok. 
Duruma şu yönden bakalım; Devlete karşı işlenen suç 84 milyon 680 bin 273 kişiye karşı işleniyor. Halbuki kişiye karşı işlenen 1 kişiye karşı işleniyor hatta kişiye karşı işlenen suçların %65’inin şikayetçisi yok şikayetinden vazgeçenler ama davası kamu davası olmuşlar O halde Devletimizde inisiyatif alıp vatandaşlarını barıştırabilir.  Devlet-Vatandaş, Vatandaş-Vatandaş arsında Barışmayı Helalleşmeyi sağlayabiliriz.

AF KONUSU SİYASET ÜSTÜ İNSANİ MESELEDİR VİCDANİDİR
Şu anda Devletimizden beklentimiz toplumsal barışı ihdas etmesidir. Her ne kadar oy derdi ile hareket etmediğimizi düşünsek de, şunu belirtmek isteriz; Hata yapmış olan yada haksız yere cezaevinde bulunan birisi özgürlüğüne kavuştu diye size oy vermemezlik yapmayacaktır. Yani eşit kapsamlı bir af verildiğinde yüz binlerce mahkum milyonlarca davası devam eden ve sayıları 10 milyonun üzerinde olan mahkum yakınlarının pozitif olarak sizlere vereceği oydan başka kimsenin oyunu da etkilemeyecektir.

CEZAEVLERİ İHLALLERİ VE SORUNLAR
Adil yargılamalar olmadığı için cezaevleri kapasitesinin çok üzerinde mahkum barındırdığı da bir gerçektir. Cezaevlerinin durumu insanların Yaşama Hakkı’nı sınırlamaktadır. Burada yazamayacağımız kadar çok fazla sorunlar bizlere iletilmektedir:

Örneklerle;
MAHKUMLAR NEDEN AİLEDEN UZAK FARKLI ŞEHİRLERE GÖNDERİLİR?

Mahkumların ailesinden yüzlerce kilometre uzaktaki farklı şehirlerdeki cezaevlerine gönderilmeleri büyük sorun oluşturmaktadır. Zaten aileler ekonomik olarak içerisinde bulunduğumuz durum mevcutken bu şekilde uygulamalar vicdani değildir. Her ne sebeple olursa olsun mahkumda olsa insandır. Gariban ailelerin şehir içi otobüs paraları yokken başka şehirlere nasıl gidecekleri düşülmüyor mu?

CEZAEVLERİNDE NEDEN YENİ KIYAFET İSTENİR?
Mahkum ailelerinin çoğunluğu gariban ailelerdir. Ceplerinde şehir içi yol paraları dahi olmayan, eşleri cezaevlerinde olan hem ailesine bakan hem de cezaevindeki mahkuma para yollayan insanlardır. Bazı cezaevleri yönetimi mahkumlara yeni kıyafet dışında gelen hiçbir şeyi kabul etmiyor. Bu durumun gariban aileler açısından esnetilmesi zaruridir. AYM kararları da var eski kıyafet alınır diye.

GÖRÜNTÜLÜ GÖRÜŞME
Görüntülü görüşme ücreti 200tl. Bu ücretin, durumu iyi olmayan mahkumlara ücretsiz hale getirilmesi gerekmektedir. Görüntülü görüşmelerden tüm mahkumların yararlanmasının yolu açılmalıdır. Görüntülü görüşme ücretleri alınmasına rağmen tam anlamıyla görüşme yapamayan sorunlar yaşayan çok sayıda mahkum yakını bu şikayetleri dile getirmektedirler. Bu uygulamadaki aksaklıkların ortadan kaldırılmasını istiyoruz.

ELEKTRİK PARALARI ÇOK FAZLA
Son elektrik faturalarından sonra, cezaevi koğuşlarında mahkumlara çok yüksek miktarda elektrik faturaları gelmektedir. Zaten zar zor mahkumuna para gönderen insanlar ayrıca bu faturaları ödemelerinin imkanı yoktur. 

CEZAEVİ KANTİLERİ ÇOK PAHALI
Cezaevi kantinlerinde mahkumlar istediklerinin çoğunu bulamadığı gibi kantinde olan ürünlerde çok fahiş fiyatlardan satılmaktadır. Bildiğimiz kadarıyla kantinler KDV matrahından muaftırlar. Bazı ürünlerde Açık Cezaevlerindeki mahkumların ürettikleri ürünler zaten. Nasıl oluyor da bu kadar pahalı satılıyor.

Cezaevleri kantinleri anlayışı hizmet anlayışı olmalı, ticarethane mantığından uzak olmalıdır. Hatta maddi durumu iyi olmayanlara yardımcıda olunmalıdır. Acındırmak değil elbet mahkumuna PTT den sadece 20tl gönderen mahkum yakınlarını duyunca vicdanımız sızlıyor. Mahkumda insandır. İnsan en değerli varlıktır.

CEZAEVİNDEN ÇIKINCA ÖDENMESİ GEREKEN YEMEK PARALARI
Cezaevinden çıktıktan sonra gelen yemek paraları günlük iaşe bedeli olarak ödenmek üzere faturalandırılıp ödenmek üzere tebliğ edilir. Uzun süre cezaevinde kalan insanlara 30binTL 40binTL+ gibi ödemeler gelmektedir. Sabıkasından dolayı işte bulamadıysa ya da ancak kendi karnını zor doyuruyorsa bu paraları nasıl ödeyecekler.

YERLERDE YATAN MAHKUMLAR VAR
Kalabalıktan dolayı mahkûmların tuvalet önlerine kadar yerlerde yatmaları ne insani nede vicdanidir. Normalde cezaevleri koğuşları AB’ne göre 7 kişiliktir. Ranza ile 21 kişiye çıkarıldı ama bugün 7 kişilik koğuşlarda 35 40 45 kişi, bazı cezaevlerinde ise daha yüksek sayılar olması mahkumların sağlıklarını yitirmelerine sebeptir. Yaşama Hakkı’na aykırı durumdur. Bir tuvalet bir banyo bu kadar insan bir arada düşünmek dahi üzücü. Ayrıca karantina koğuşları oluşturuldu 7 kişiden fazla olmaması gerekirken bu sayının 30 40 kişilere kadar çıktığı konusunda sürekli şikâyetler alıyoruz. Bu duruma biz empati yaparak yaklaşmamız gereklidir. Çözüme gidilmelidir. Çözüm cezaevleri yapmak değildir elbette. 

SAĞLIKSIZ VE YETERSİZ BESLENME
Cezaevlerinden çıkan mahkumların en çok karşılaştığı sorun sağlık problemleridir. Cezaevlerinde kaldıkları süre içerisinde yemeklerin sağlıksız olması dolayısıyla sağlık sorunlarına maruz kaldıkları bilinmektedir. Verilen yemekleri yiyemeyen birçok mahkûmun kantinden alışveriş yaptığı hep kahvaltılık malzemeler yedikleri bilinmektedir. Verilen yemekler sağlıklı hale getirilmeli miktarları arttırılmalıdır.

AÇIKCEZAEVİNDE ÇALIŞMA ŞARTLARI ÇOK AĞIR
Açık Cezaevleri, mahkûmun topluma uyumunu kolaylaştırmak-mesleki çalışmalar yapmasını sağlamak içindir. Günlük belirli işlerde çalışır meslek öğrenir. Normalde günlük 4 saat çalışır. Fakat Açık Cezaevlerindeki mahkûmları günlük 10 12 saate kadar çalıştırılmaktadırlar. Kapalı Cezaevlerinde bedenleri tükenen insanlar günlük 12 saat nasıl çalışsınlar. Hem de çok düşük ücretle aylık (300tl gibi) 12saat çalıştırmak ne kadar vicdanidir. Mahkûm tamam da mahkûm da insan annesi babası çocuğu var. Biraz 
empati yapalım.

SAĞLIK İMKANLARI YETERSİZ
Cezaevlerinin kapasitelerin çok üzerinde mahkum barındırdığı için mahkumlara yeterli sağlık imkanları sunulamamaktadır. Hastaneye gitmek isteyen mahkum 2 3 ayda zor gidebilmektedir. Pandemi şartlarında mahkumlar hastaneye dahi gitmek istemiyorlar, çünkü hastane dönüşü karantina koğuşlarında uzun süre kalmaktalar. Koğuşlarından ayrı eşyaları yanında olmadan 14-40 gün karantina koğuşlarında kalmak kalan sağlıklarını da yitirmelerine neden oluyor. Cezaevlerinin en büyük sorunu mahkumların UYUZ COVİD 
ve KALICI SAĞLIK SORUNLARI ile uğraşmalarıdır. 2022 yılındayız Uyuz var diyoruz olabilir diyorlar. Nasıl olabilir kaçıncı yüzyıldayız. Mahkumlara sadece bir krem yazarak bu sorun çözülür mü. Kapalı Cezaevlerinde ayrıma maruz kalan mahkumlar pandemi döneminde bedenen ve ruhen çok büyük sağlık sorunları ile baş başa bırakıldılar. Acilen kapalı cezaevleri mahkumları da izne çıkartılmalıdır.
 
İZİNLİ MAHKUMLARIN İLAÇ ALMA SIKINTISI VAR
 Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü şöyle bir görüş bildirmiş;
1. Raporlu ilaç kullananların ilacını izne ayrılmadan ceza infaz kurumu tarafından temin edilerek kendisine verilmesi,
2. Raporlu ilacı olmayıp izinde hastalanan hükümlüler ile izin süreleri uzatılan hükümlülerin 
hastalanmaları halinde tanzim edilen reçete ve izin belgeleri ile birlikte ikametgahının bulunduğu yerdeki açık ceza infaz kurumuna, açık ceza infaz kurumunun bulunmadığı durumda kapalı ceza infaz kurumuna müracaat etmeleri halinde müracaat edilen kurum tarafından hükümlünün izin belgesinin bir örneğinin alınarak, tanzim edilmiş reçetedeki ilaçların SUT (Sağlık Uygulama Tebliği) hükümlerinde belirtilen (gerekiyorsa), ilacı reçete etmeye yetkili ilgili uzman hekimin kaşesinin aranması ile bu koşulların yerine getirilerek ilaçların sözleşmeli eczanelerden temin edilmek suretiyle müracaat eden hükümlülere imza karşılığı verilmesi gerektiği bildirilmektedir.

SICAK SU VE ISINMA SORUNU
Bazı cezaevlerinden yakını olan mahkum yakınları ısınma sorunu ile karşılaştıklarını belirtmektedirler.Kalabalık olan cezaevi koğuşlarında sıcak suyun günlük 1 saat verilmesi ne kadar hijyen sağlar. 40 50 kişi nasıl yıkansın o kadar kısa sürede ihtiyaçlarını nasıl karşılasın. Bu sorunların olduğu cezaevlerinin 2022 yılında olması düşündürücüdür. İnsan sağlığı için temiz su temini sorunları acilen giderilmelidir.

PERSONEL YETERSİZLİĞİ
Gerek cezaevlerinin çok kalabalık olması, gerekse personel yetersizliği mahkumlar açısından mağduriyetler doğurmaktadır. Özellikle doktorların sayıları arttırılmalıdır. Doktorların mahkumlarla daha iyi ilgilenmeleri gerekmektedir. Mahkumlara öcü gözüyle bakılmamalı. Sonuçta herkes cezaevi adayıdır.

CEZALAR ÇOK FAZLA YAŞAMA ÜMİDİ KALMIYOR
Mevcut sistemdeki cezalar dünyada kabul görmüş cezaların çok üzerindedir. Yüksek cezalar suç oranını düşürmemiştir 4 kat arttırmıştır. Cezaevlerine girenlerin geri çıkma hayata tekrar yaşama dönme ümitleri kalmamaktadır. Bu sebeple intihar girişimleri çoğalmıştır, bazı gençler hayatlarına son vermiştir. 25 yılda 'intihar eden' tutuklu-hükümlü sayısı +641, vefat eden tutuklu-hükümlü sayısı ise + 2 bin 670 olarak kayıtlara geçti. Covid sebepli ölümlerle ilgi tam bir sayı verilmemiştir. Her bir ölen kişinin annesi babası çocuğu eşi var bu kabul edilebilir durum değildir.

CEZAEVİ ŞARTLARI VE BAZI PERSONELLERİN KÖTÜ UYGULAMALARI 
Cezaevleri insan yaşamına uygun yapıda inşa edilmemektedir. Dört duvar arasına kalabalık ortama mahkumu kapatmak ıslah etmiyor. Kapalı Cezaevleri ıslah edici tarzda olmalı. 
Aynı şekilde de personeller eğitimli olmalı mahkumların insan olduğu yönüyle hareket etmelidirler. Mahkum aileleri, dışarıda mahkum yakını olduğu için dışlanıp ötekileştirilirken, cezaevlerinde de yakınlarının kötü uygulamalara maruz kaldıklarını ifade etmeleri de insani olarak üzüntü verici durumdur. İnfaz koruma memurlarının bazılarının, mahkum ve mahkum yakınlarına kötü uygulamaları bir an önce sonlandırılmalıdır. Mahkum psikolojisi göz önünde bulundurulması gerekmektedir. 

SUÇLUYU KAZIYIN ALTINDAN İNSAN ÇIKAR
Burada vurgu “insan”dır. Ceza hukukunda suçlu insan denmez, suç işlemiş “insan” denir.
Ceza hukukunda suç ise bilimsel bir kavramdır. Her davranış suç olmaz. Örneğin zina suç değildir. Ancak Medeni Kanunumuza göre boşanma sebebidir. Cezaevlerinin amacı bir insanı yok etmek değil ıslah etmektir. İnsanlar ıslah olmak yerine cezaevlerininyapısından ve işleyişinden dolayı daha kötü hale gelmektedir, sağlıklarını yitirmektedirler.

ADALET İÇİN EŞİT KAPSAMLI AF
Anayasamızın eşitlik ilkesine uyularak; Adil yargılanmayanların TCK tüm maddelerinde olduğu için yapılacak her düzenlemenin tüm maddelere eşit olarak uygulanarak Toplumsal Barış, Aile Birliklerinin tekrar kurulması adına Ekonomik Canlandırma için;  100. Yılının gelmesi adına, 2023 gelmeden, ortak bir uzlaşı ile ADLİ MAHKUMLAR İÇİN EŞİT AF ilanı ile birlikte SİCİL AFFI’ da verilerek insanlar yeniden hayata döndürülmelidir. Yaşanılan adaletsizliklerin ortadan kalkması için Devletimizin Vatandaşı ile Helalleşmesi Hususu
gündeme gelmelidir. Hiçbir suçu legalleştirmiyoruz, önce geçmiş temizlenmelidir ve sonrasında TCK sisteminde yapılacak değişiklikler ile adalet hakkını bulmalıdır.
 Adil Yaşam Derneği Başkanı 
 M.HALUK ÇAVUŞOĞLU

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 1 Yorum